Author: admin

  • Annemin Sikicisi Platonik Aşkım Çıktı – Sex Hikaye

    Annemin Sikicisi Platonik Aşkım Çıktı – Sex Hikaye

    Merhaba, adım Esra. 23 yaşındayım. Bir akşam regl ağrısı nedeniyle erkenden yattım. Babam henüz işten gelmemişti ben yatmaya giderken, annemse dizilerden birine dalmıştı. Gece saat 24:00 gibi tuvalete gitmek için kalktım. Salonun ışığı yanıyordu ve kapı da çok hafif aralıktı. Annemle babam konuşuyorlardı. Son zamanlarda evliliklerinin iyi gitmediğini görüyordum. Dışardan çok iyi anlaşıyor gibi görünüyor olsalar da böyle olmadığını biliyordum. Ancak bunun sebebinin ne olduğunu bilmiyordum. Bir iki kez annemle bu konu hakkında konuşmak istemiş ama vazgeçmiştim.

    O gece şahit olduğum konuşma ise meselenin ne olduğunu açık seçik ortaya koyduğunda hayretten ağzım açık kaldı. Beni odamın kapısı kapalı ve yatıyor biliyorlardı. Ama evimiz küçük olduğu için yine de ihtiyatı elden bırakmamaya çalışarak fısıltıyla konuşuyorlardı. Yavaşça yanaştım ve konuşmalarına kulak kabarttım:

    Annem: Ben artık dayanamıyorum, bu şekilde istemiyorum!

    Babam: Hayatım, inan her şey daha iyi olacak, yoluna girecek…

    Annem: Recai bana masal anlatma, iki sene oldu ya, iki sene!

    Babam: Aşkım ben de biliyorum, ama lütfen biraz daha sabret…

    Annem: Sabır sabır nereye kadar, yeter artık, canıma yetti benim!

    Babam: Aşkım, her şey daha güzel olacak, biraz daha…

    Annem: Ya Recai, sen herhalde işin farkında değilsin, iki sene oldu diyorum sana ya, iki sene!

    Babam: Biliyorum hayatım ben de farkındayım, ama lütfen biraz daha…

    Annem: İki senedir elin elime değmedi, bu nasıl evlilik ya?

    Babam: Asiye tamam, farkındayım her şeyin, ama lütfen bak…

    Annem: Ya Recai, iki senedir doktora git diyorum gitmiyorsun, hoca buldum ona da gitmedin. İlaç al diyorum almıyorsun. Sen ne istiyorsun ya, ne yapmaya çalışıyorsun?

    Babam: Ya hayatım tamam…

    Annem: Ne tamamı ya, hayatım gitti benim, gençliğim çürüyor senin yüzünden!

    Babam: Aşkım lütfen böyle yapma…

    Annem: Başlatma aşkından. Eskiden ayda bir kere olduğunda şükrediyordum, ama şimdi aradan geçmiş iki sene. Ben de insanım, ben de kadınım. Benim de ihtiyaçlarım var, yeter artık ya!

    Babam: Ya bir tanem tamam, her şey düzelecek…

    Annem: Ya git işine ya. İki sene oldu, iki sene. Her yanım gerildi benim, akıl makıl kalmadı artık bende. Yazık ya, bana da yazık!

    Babam: Ya tamam hayatım lütfen…

    Annem: İnsaf ya, insan biraz karşısındakini de düşünür. Gel diyorum, sana doktor buluyorum, randevu alıyorum, beraber gidelim diyorum gelmiyorsun. İlaç al diyorum onu da yapmıyorsun. Sen ne yapmak istiyorsun Recai, onu söylesene bana?

    Babam: Hayatım tamam, bundan sonra her şey düzelecek, söz veriyorum…

    Annem: Ya git işine, ne sözü. Lafla peynir gemisi yürümüyor Recai, icraat lazım icraat!

    Babam: Ben de onun için çabalıyorum hayatım…

    Annem: Ya git işine, senin bir şeye çabaladığın falan yok, hepsi boş laf bunların. Hani devamlı isterdin ya götten ver götten ver diye. İnan artık götten verecek noktaya geldim, razıyım buna ama sende tek icraat yok, tek bir tık yok, hareket yok!

    Babam: Hayatım lütfen böyle konuşma ama…

    Annem: Ben onu bunu bilmem Recai, ya bu işi halledersin, ya da bu diyardan gidersin. Ben artık bacı kardeş hayatı yaşamak istemiyorum. Karı koca olmak istiyorum. Bıktım artık senin korkaklığından, pısırıklığından, biraz erkek ol erkek!

    Babam: Canımın içi, ben her şeyi ikimiz için yapıyorum…

    Annem: Ya ne yapıyorsun sen, ne yapıyorsun, senin hiçbir şey yaptığın yok, sen sadece boş boş konuşuyorsun. Ben icraat görmek istiyorum, anladın mı icraat. Bana boş laflar anlatma. 43 yaşındayım, daha gencim, Hülya Av*ar gibi kendimi parmaklamak istemiyorum artık!

    Babam: Ya hayatım tamam, her şey düzelecek…

    Annem: Hiçbir şeyin düzeldiği yok, bana hikayeler anlatma. Benim canıma tak etti, ya bu işi halledersin ya da ben boşanırım, anladın mı, yeter artık!

    Annemin bu son sözünden sonra yerinden kalktığını anladığımda hızla odama geçip kapıyı kapadım. Az sonra salonun kapısı gıcırdayarak açıldı, koridorda ayak sesleri duydum, ardından da yatak odasının kapanma sesi geldi. Annem ve babam arasındaki meselenin sebebi cinsellikti, inanamıyordum. O yaşıma kadar pek çok kez kavga ettiklerine, tartıştıklarına şahit olmuştum ama sebepleri hep gündelik şeylerdi. Oysa şimdi en mahrem konuda tartışıyorlardı. Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Babamla annem en son iki sene önce sikişmişlerdi, konuşmaları bunu gösteriyordu. Annem babamdan şikayetçiydi, sebebi de babamın sikinin kalkmamasıydı. Bu yüzden de normalde sert ve otoriter biri olan babamın bu gece süt dökmüş kedi gibi olduğunu görmüştüm.

    Annemin son zamanlardaki gerginliğinin sebebi de buydu anlaşılan. Olur olmadık şeylerde parlıyordu. Ben menopoza girdiğini düşünüyordum ama öyle bir şey yoktu, tam tersi annem cinselliğini yaşayamadığı için gerilmişti yay gibi. Yıllardır annemle babamın yatak odalarından ses geldiğini duymamıştım. Yatak gıcırtısına benzer bir ses çıkmamıştı hiç. Oysa en yakın kız arkadaşlarımdan birisi annesiyle babasının yatak gıcırtılarını duymaktan geceleri uyuyamadığını söylemişti bir keresinde.

    O gece sabaha kadar uyuyamadım. Duyduklarım beni uyutmadı bir türlü. Annemin “Sana götten vermeye razıyım.” sözünü düşündükçe içim bir tuhaf oluyordu. Ayrıca “Hülya Av*ar gibi kendimi parmaklıyorum.” sözü de bir garipti.

    Sabah çok erkenden kalktım, salonun kapısı yine aralıktı. Babam çekyatta yatıyordu. Geceki tartışmadan sonra annem onu yatağına almamıştı. Yatak odasının kapısını açıp anneme baktım. Sırtı kapıya dönük halde uyuyordu. Sıcak gecede rahat edebilmek için sutyen ve külotla yatmıştı. Yeniden yatağıma döndüm. Bir saat kadar sonra babamın kalkıp işe gitmek için hazırlandığını duydum. Bir ara annemin “Rahat bırak beni, ben diyeceğimi dedim sana!” demesini duydum. Sonrasında sesler kesildi, dış kapının açılıp kapanma sesi geldi daha sonra. Bir saat sonraysa annemin çıktığını işittim…

    Bu olayın üzerinden birkaç hafta geçti. Evde annem ve babam arasındaki gerginlik devam ediyordu. Birbirleri ile pek nadir konuşuyorlardı. Annemin siniri ise son sürat devam ediyordu…

    Bir Cumartesi günü kız arkadaşlarım ile büyük bir AVM’de buluştuk. Etraf çok kalabalıktı. Kızlarla yürürken o kalabalıkta annemin sesini duydum. Etrafıma bakındım ama göremedim. Ancak sesin ona ait olduğuna emindim. Yemek katına çıktık, oturduğumuz masa korkulukların yanındaydı ve aşağıdaki insanları görebiliyorduk. Bir ara bakınca arka çaprazdan da olsa annemi gördüm, yürüyen merdivenlerden aşağı iniyordu, yanında bir adam vardı ve adamın koluna girmişti. Adamın yüzü görünmüyordu. Siyah saçlı, uzun boylu ve geniş omuzlu biriydi adam, babam olmadığı çok belliydi. Annemi kıyafetinden, başındaki türbanından ve omzundaki çantasından tanımıştım ama o adam kimdi? Yemek bana zehir oldu. Annem babamı aldatıyordu. Bunu annemle konuşmak istesem de nasıl yapabilirdim? Babama hiç söyleyemezdim.

    Akşam eve gittiğimde annem benden önce gelmiş, yemek yapıyordu. Gerginliği geçmiş, neşeli görünüyordu. Bana ayakkabı almıştı, kaç zamandır istediğim spor ayakkabılardı bunlar. Teşekkür ettiğimde “Kuru kuruya teşekkür olmaz, gel bakalım, sarıl anneye!” dedi. Sarıldığımda üzerinden gelen erkek parfümünün kokusunu aldım. Yabancı gelmeyen bir kokuydu bu, o adama aitti. Kimdi bu adam? Aklımı yiyecektim nerdeyse.

    O günün akşamında babam ve dedem birlikte eve geldiğindeyse kıyamet koptu. Babaannem ve dedem ile yakın oturuyorduk. Annem kahvenin önünden geçerken dedem de kahvedeymiş ve yanındaki bir adam kendisine, “Senin bu gelinin nasıl giyiniyor böyle, bu nasıl kapanmaktır, evli barklı kadına yakışıyor mu?” demiş. Dedem de babama telefon edip adamın sözlerini söylemiş. Babam sinirle peşine dedemi de katarak eve gelmişti.

    Annem 43 yaşında, kapalı, türbanlı bir kadındır. Eskiden pardesü veya ferace giymese de, uzun ve bol etekler, bluzlar, tunikler giyer, başını büyükçe türbanlarla bağlardı. Ama şimdi onları geride bırakmış ve dar kotlar, pantolonlar giymeye başlamıştı. Giydiği eteklerin de hem boyu kısalmış hem de kalıbı darlaşmıştı. Başını örtse de koynunu açık bırakacak şekilde daracık bluzlar ve gömlekler giyiyor, arada sırada gözlerine makyaj yapıyordu.

    O gün de üzerinde dar mavi kotu ve beyaz bluzu vardı. Ben 23 yaşında başı açık bir kız olarak o pantolonu giymeye çekinirken annem hiçbir sıkıntı duymuyordu. Götünün yanaklarının şekli pantolonun altında belli olurken külotunun izi de görünüyordu. Şişkin memeleri de dar bluzunun altında kabarmıştı.

    Önce babam anneme birkaç şiddetli tokat attı. Sonra da dedemin küfürleri izledi bunu. Arada birkaç tokat da o attı. Annemi ikisinin elinden alamadım, alt kat komşumuz Sema Teyze yetişmese annemi öldüreceklerdi nerdeyse. Annemin burnu ve dudağı kanıyordu.

    Babam ve dedem gittikten sonra Sema Teyze epey zaman bizde kaldı. Annemi teselli etmek için konuştu uzun uzun. Ancak annem, “Ben yapacağımı biliyorum, sen görürsün!” deyip duruyordu sürekli. Sema Teyze annemin neden dayak yediğini benden öğrenip, anneme, “Kızım sen de azıcık giyimine dikkat et, bu şekilde giyinme!” dediğinde, annem, “Neyim varmış benim?” diye sordu. “Kızım tutucu mahalle burası, sen de evli barklı kadınsın, boyunca çocuğun var. Allah aşkına bu nasıl pantolon, götünün fotoğrafı çekilmiş gibi, her şeyin meydanda!” deyince annem sinirlendi ve “Sema Abla hadi sana güle güle, çok kaldın!” diyerek kadını nazikçe kovdu. O gece babam eve gelmedi, ben de annemle koyun koyuna yattım.

    Annem 1.65 boyunda ve 70 kiloydu. Son zamanlarda, “Çok kilo aldım!” diyerek kilosuna dikkat eder olmuştu. Basenleri genişti, bunun dışında vücudunda kilo fazlası olduğunu gösteren yeri memeleriydi. Memeleri aldığı kilolarla birlikte şişmişti. Giydiği dar bluz ve gömleklerle birlikte fazlasıyla belli oluyorlardı. Anne kız olarak birlikte banyoya girdiğimiz, birbirimizi yıkadığımız çok olmuştu. Annemin vücudu benim için yabancı değildi. Birbirimizin sutyenlerini takmaya başlamıştık. Benim boyum annemle aynı olsa da kilom biraz daha fazlaydı. O nedenle memelerim de eskisi gibi küçük sutyenlere sığmaz olmuştu. Ben de artık anneminkileri kullanır olmuştum…

    Dayak olayının üzerinden birkaç hafta geçmişti. Babam ve annem arasındaki gerginlik doruk noktasındaydı artık. Hiç konuşmuyorlardı. Babam tamamen salonda yatmaya başlamıştı. İşi gereği sabahın erken bir saatinde çıkıyor, akşam da çok geç saatte geliyordu. Bazı geceler dedemlerde yatıyor eve de gelmiyordu. Doğru düzgün yüzünü göremez olmuştum. Annem ise bu durumdan çok memnundu. Onu akşamları salonda tek bırakıp odama geçiyor ve Sosyal Medyada arkadaşlarla takılıyordum. Annem de her akşam başka bir diziyi izleyip elinde telefon arkadaşları ile yazışıyordu. AVM’de annemin yanında gördüğüm erkek olayı da güme gitmişti. Evde ortam bu kadar gerginken üzerine bu konuyu açmak istemedim. Ancak adamın kim olduğunu merak etmeye devam ediyordum. Unutmuş değildim…

    ero hik erotic hikayeler erotik hikaye gerçek sex hikayeleri hikaye ero hikaye sex hikayeler erotik ilişki hikayeleri seks hikayeleri sex hik sex hikayeleri
  • Taze gelinime kaydım – Sex Hikayeleri

    Taze gelinime kaydım – Sex Hikayeleri

    Bizim oğlan evleneli tam bir ay oldu, kendisi iş bulmak için İstanbul
    gitti. Bu orda ev ve iş bulana kadar gelin bizim yanımızda kalacaktı.
    Gelinim 21 yaşında etine dolgun görülmeye değer, her erkeğin sikmek
    istediği esmer güzeli bir kız idi. Hele arkadan bakınca ,o götü yokmuydu
    !!! Ben içimdeki canavar hislere tam bir hafta dayandım, kolay deĝil
    evin içinde böyle güzel dolaşırken bir erkeğin rahat durması. Kafama
    koydum gelinimi sikecekdim, o hasretini çekdiĝim koca ĝötüne, artık
    yarraĝımı sokmak akıtana kadar sikmek istiyordum. Günlerden salı, bizim
    hanım her salı komşularla bir yerde toplanırlardı genelde bizim gelinide
    götürürdü, amma ben bir hasta numarası yapdım, karım gelini götürmedi
    evde kalıp bana bakmasını istedi ondan, oda bunu kabul etdi. Aradan
    yarım saat geçti, ben koltuk da uzanmış hasta numarasına devam ederken
    yanıma gelip, bir şey istermisin diye sordu bende şaka maniyetinde gel
    yanıma uzan dedim. Gelinim çok şaşırmıştı, yüzü kızardı hemen mutfağa
    kacdı. Az sonra tekrar yanıma gelip oturdu, ben bastırıyom hadi gel
    artık diye o bana hayır olmaz…ayıp…ayıp diye kaçıyordu… Artık canavar
    hisler tamamen beni kontrol altına almıştı, tekrar geldiğinde ben ayağa
    kalktım bunu elinden tutup koltuğun üzerine atdım, üzerine çullandım,
    ellerini arkadan tuttum.

    Gelinim, altımda başladı kıvranmaya, bırak beni diye bana yalvarıyordu.
    Bense tamamen azmıştım onu o koca götündek sikmeden önce bırakmaya
    canavar hislerim izin vermiyordu. Elimin tekiyle kilodunu aşsaga doğru
    sıyırdım, başladım gelinin taze götünü okşamaya, hem okşuyordum hemde
    parmağımla götün deliğini benim koca yarraĝa hazırlıyordum. Gelinim
    halen bana yalvarıyordu ile bırak beni diye, ben gelinime tamam
    yalvarmana gerek yok ben seni sadece götden istiyorum ondan sonra
    bırakıcaĝım dedim, bu kıvranmaya devam ediyordu bende artık okşamaya ve
    parmaklamayı kesdim yarraĝımı dışarı çıkardım artık o hasretini çekdiĝim
    götün tadına bakmak istiyordum. Elimin biriyle yarraĝımı gelinimin
    götünün deliğine dayadım, gelinin götü zaten benim parmaklamdan biraz
    ıslanmıştı, ben de fazla acı çekmemesi için götünün deliğine az tükürdüm
    ve gelinimin o güzel götüne yavaş, yavaş girmeye başladım. Yavaş
    giriyordum çünkü gelinime gereksiz yere acı vermek istemiyordum, hemde
    bu işin sonuna kadar zevkini almak istiyordum. Benim yarraĝım 22 cm var,
    hatırı sayılır kadarda kalın, yarısı girmiştiki gelinim başladı
    bağırmaya belliki çok acı çekiyordu. Elimin bir eliyle ağzını kapattım
    ve içine girmeye devam ettim, çok sürmedi yarraĝımı köküne kadar
    gelinimim dar deliğine sokmuştum. Gelinim yarraĝımım verdiği aĝırlık
    altında kıvranırken ben başladım pompalamaya. Gelinin dar deliği o kadar
    tat ve zevk veriyorduki bana, benin yerimde başka erkek olsaydı hemen
    boşalırdı. Gelinim altımda kıvranmayı ve bağırmayı kesmişti, bayılmış
    gibi bir hali vardı ben ellerini birakdım hareket yokdu..iki elimle
    götünden tutdum tempoyu hızlandırdım, zaten dar deliğe fazla dayanacak
    halim yokdu…çok sürmedi büyük bir iştahla gelinim dar deliğine boşalmaya
    başladım ve üzerine yıkılı verdim. Malı götünden çıkarıp, karşısına
    oturdum ve gelinin götünü seyretmeye başladım. Sanki bizim gelinin
    götünden patlıcan çıkarmışlar gibi, deliği iyice açılmış..Bir sigara
    yakdım ve gelinimin deliği kendine gelene kadar seyrettim. Gelinim
    kendine geldi dizlerinin üzerinde tuvalete kadar gitti, çıkdında buna
    bundan hiç bir kimseye bahsetme dedim, yoksa seni bir daha böyle sikerim
    dedim, o tamam dedi… Oğlan, iki ay sonra bizim gelini alıp götürdü…

    ensest hikaye ensest hikayeler porno hikayesi seks hikaye sex hikaye
  • Annemi O Halde Görmemeliydim – Ensest Hikayeler

    Annemi O Halde Görmemeliydim – Ensest Hikayeler

    Merhaba arkadaşlar, ben Berkay. İzmir’in şirin bir kasabasında yaşıyoruz. Ben daha çocukken gördüğüm bu görüntüler anneme karşı olan bütün güvenimi ve sevgimi götürdü. Tanık olduğum olayın üzerinden seneler geçmesine rağmen, kimseye anlatamayıp içimde tutmak beni çok gergin biri haline getirdi. Belki de içimde kopan fırtınalara bir son verir diye sizlerle paylaşmak istedim.

    Anlatacağım olay gerçekleştiğinde, dediğim gibi ben daha çocuktum. O zamanlar annem ise 30 yaşlarında falandı. Annem esmer ve minyon tiplidir. 3 çocuk doğurmasına rağmen fit bir kadındı (Halen de öyledir!). Babam Tır şöförü olarak çalıştığından dolayı haftada bir gün eve ya uğrar, ya uğramazdı. Annem bu durumdan dolayı boşluğa düşmüş olacak ki babamı aldatmıştı, hemde babamın (inşaat ustası) bir arkadaşıyla.

    Babamın da evde olduğu bir Pazar günü ailecek toplanmış akşam yemeği yiyorduk. Annem babama sürekli banyonun restore edilmesi gerektiğini söyleyip duruyordu. Evimiz 2 katlı, bahçeli dublex tarzı, çok eski bir evdi. Banyo duvarlarında çatlaklar oluşmaya başlamış, fayanslar dökülüyordu. Babam da annemin ısrarına dayanamayıp inşaat ustası olan arkadaşını çağırdı. Yapılması gerekenleri söyledi, konuşup fiyatta anlaştılar. Usta Çarşamba günü tadilata başlayacaktı, kaporasını alıp gitti.

    Yaz aylarında olduğumuzdan okul tatildi. Babam Salı gününden doğuya bir yük almış, yola çıkmadan önce, “Anneni yalnız bırakma!” diye beni güzelce tembihleyip yola çıkmıştı. Ertesi sabah usta gelmiş, gerekli tadilatlara başlamıştı. 2 gün içerisinde, sabah erkenden gelip, akşama kadar çalışarak işini bitirip banyoyu teslim etmişti.

    Daha sonra annemle babam, mutfakta da bazı işlerin olduğu kanaatine vardılar. Dolayısıyla ustanın 3 günlük işi daha çıkmıştı bizim evde. Usta ertesi sabah geldi. Hep birlikte kahvaltımızı yapıtık. Usta işine koyuldu, öğlen yemeği, çay kahve ikramları derken, usta güle oynaya çalışıyordu. Tabii babam yine yollarda…

    Ertesi sabah kahvaltı yaparken ustanın annemle göz göze gelip birbirlerine gülümsediğini fark ettim. (Bu benim için herhangi bir şey çağırıştırmıyordu, bu tarz olaylar için çok küçüktüm daha, kardeşlerimse biri okula yeni başlamış, öbürü daha 4 yaşındaydı!). O gün de bu şekilde geçti…

    Üçüncü gün, kapının tıkırtısına uyandım. Her sabah 9-10 gibi gelen usta saat 06:30 gibi gelmişti. (Biz annem ve kardeşlerimle üst katta uyuyorduk). Etrafıma baktığımda annem yatağında değildi, seslendim cevap gelmedi. Alt kattan fısıltı şeklinde konuşma sesleri duyuyordum. Merak edip ne oluyor diye bakmaya karar verdim. (Bu hayatımda aldığım en kötü kararlardan biriydi, keşke yatıp uyumaya devam etseydim!).

    Sessiz bir şekilde merdivenlerden aşağıya indim. Salona geldiğimde inilti gibi sesler duydum. Olan biteni iyice merak edip seslerin geldiği oturma odasına doğru yöneldim. Fakat kapı kapalı olduğundan hiçbir şey görünmüyordu. Ama içeriyi görmenin bir yolu daha vardı, hemen bahçeye çıkıp odun yığınlarının arasından oturma odasının penceresine doğru yaklaştım. Pencere açıktı ve tam çekilmemiş tül perde içeriyi yeterince gizlemiyordu. Zaten bahçemiz etrafında 3 metre yüksekliğinde bir duvarla çevrili olduğundan çoğu zaman perdeleri bile kapatmazdık.

    Annemle usta ayakta sarmaş dolaş öpüşüyorlardı. Usta yaklaşık 1.85 boylarında, sarışın, mavi gözlü, iri bir adamdı. Annem minyon tipli olduğundan çocuk gibi kalıyordu yanında. Ne olup bittiğine anlam veremiyordum. Annemin üzerinde sadece tül siyah külotu kalmış, sütyenini falan çıkartmıştı. (Daha soraki yıllarda anladım ki, annemin fiziği, göğüsleri, beli, kalçaları muhteşemmiş!). Üzerinde sadece beyaz külotuyla kalan ustayla sarmaş dolaş sevişiyorlardı. Çok korkmuş ve şaşkın bir halde pencerenin kenarından gizlice olan biteni izlemeye çalışıyordum.

    Daha sonra usta annemin omuzlarından bastırıp önünde diz çökmesini sağladı. Adamın arkası bana dönük olduğundan hiçbir şey göremiyordum, sadece adamın kalçalarının yanlarından annemin saçlarının ileri geri sallandığı görünüyordu. (Aklıma annemin sünnet dikişlerimi alırken sürdüğü kremler geldi ve herhalde usta yeni sünnet oldu, onun da dikişlerini alıyor diye geçirmiştim!). Bir süre böyle devam ettikten sonra annem ayağa kalktı ve tekrar öpüşmeye başladılar.

    Usta annemi tam karşımdaki koltuğa yatırdı ve annemin külodunu çıkardı, her yerini öpüp yalamaya başladı. Usta, “Ohhh, yanıyorsun orospu, amına koyacam senin!” gibi laflar ettikçe, annem, “Yavaş ol, çocuklar uyanacak!” diyordu. Usta ise, “Merak etme birşey olmaz!” deyip annemin göğüslerini, karnını, göbeğini, bacaklarını yalamaya devam ediyordu. Sonra usta kendi külodunu çıkardığında o koca devasa sikini gördüm, kolum kadar bir şeydi. (O anda eşofmanımı indirip kendi sikime baktım ve onunkiyle kıyasladım. Çocuktum tabii, korkmuştum o büyüklükteki bir sikten!).

    Usta annemin bacaklarını iki yana ayırıp yerini çoktan almıştı bile. O iğrenç esprisi kulaklarımda halen çınlıyor. “Orospu, biz her türlü sıva çekeriz!” deyip sikini yukarı aşağı annemin bacak arasına (amına) sürtüyordu. Annem olacak şahıs ise zevkten 4 köşe olmuş, dudaklarını ısırıp o pis adamın içine girmesi için hazır bekliyordu. Annemin hazır olduğunu gören usta yavaş yavaş yüklenmeye başlamıştı. (O anda gördüğüm şeylerin ne olduğunu idrak edemiyor, ne yaptıklarını anlayamıyor, sadece gizlice izliyordum!).

    Bir süre böyle yaptıktan (siktikten) sonra usta hızlı bir şekilde kalkıp sikini annemin suratına doğru tuttu ve annem ustanın sikini ağzına aldı. (Bana çok iğrenç gelmişti. Adamın işediği şeyi neden ağzına soktuğunu anlayamamış, iğrenmiştim. Halbuki adam oluk oluk boşalıp, döllerini anneme yutturmuştu!). Siki hiç inmeden, “Domal!” dedi. O an annem arkası tam olarak pencereye dönük bir şekilde domaldı ustanın karşısında. (Çok tuhaf gelmişti bana, ilk kez bir am görüyordum. Beynim o anın fotoğrafını çekmiş olacak ki, o manzarayı unutamıyorum. Muhteşem bir kalçaya sahipti annem, bakımlı, tüysüz, kılsız, güzel bir kadındı!).

    Usta arkasına geçip sikini annemin yarığına sokmuştu. O an çok net görüyordum ustann sikinin annemin amına giriş çıkışlarını. Annem sürekli inliyor, “Geliyorum yine!” gibisinden şeyler söylüyordu. (Nereye geliyordu? Bu hep kafamda soru işaretiydi o zaman!).

    10-15 dakika böyle devam ettikten sonra annem, “Biraz da arkadan yap!” diyerek kalkıp vitrinde duran kremi alarak geldi. Ustanın önüne sırt üstü yattı tekrar ve bacaklarını birleştirip yukarıya kaldırdı. Biraz yarığına krem sürdü ve ustaya, “Acıtmadan sok!” dediğini hatırlıyorum. (Annem adama götünü de siktirmişti, yıllar sonra idrak ettiğim şeylerden biri de bu olmuştu!). Usta annemin havada birleştirdiği ayaklarını bileklerinden tutarak yavaş yavaş girmeye başlamıştı yine. Ama bu sefer birşeyler ters gidiyordu, annem sürekli kıvranıp, “Acıyor, yavaş!” deyip duruyordu.

    Usta annemin götünü sikine alıştırmış olacak ki, kasıkları annemin kalçalarına vuruyor, hayvan gibi böğürerek sikiyordu annemi. Annem ağlamaklı bir şekilde inleyerek, elleriyle adamın bacaklarını ittirmeye çalışıyordu. Birkaç dakika daha böyle devam ettikten sonra usta (Daha fazla dayanamamış olacak ki!) annemin bacaklarını sağ omzuna koydu, annemin bacaklarını kıracak zannettim, öyle bir yüklenip öpmeye başladı annemi, iniltiler eşliğinde. (Adam annemin götüne boşalmıştı!).

    Bir süre öylece durdular, sonra toparlanıp giyinmeye başladılar. Annem bir sigara yaktı. İçine çektiği dumanı ustayla öpüşerek onun ağzına aktarıyor, usta da annemin ağzından çektiği sigara dumanını annemin yüzüne üflüyordu. (Bu yaşıma geldim böyle fantazileri daha ben bile uygulamadım!). Annem, “Haydi toparlanalım, çocuklar uyanır şimdi!” demesiyle birlikte ben sessiz sedasız ordan uzaklaştım. Yukarıya çıkıp, yatağıma girdim. Demin gördüklerimin şaşkınlığıyla uyuyup kalmışım.

    Bir iki saat kadar sonra annem gelip kaldırdı bizi. Duş almış, kahvaltıyı hazırlamış, aşağıda ustayla beraber bizi bekliyordu. İçimde tuhaf şeyler hissediyor, ama birşey diyemiyordum. Gözüm sürekli annem ve ustanın üzerindeydi. Bizim yanımızda birbirlerine bakıp, gülümseyerek, göz kırparak flörtleşiyorlardı.

    Usta işini bitirip gittikten birkaç gün sonra babam eve gelmişti ve yapılan tadilatın çok iyi olduğunu, ucuza yaptırdıklarını söyleyip seviniyordu. Ahh garip babam ahh, sen tadilatı ucuza getirdiğine sevinirken, elalemin Hanzosu senin karını amından götünden sikti. Sen boynuzu yemiş, bense hayatım boyunca unutamayacağım bir trajik olaya tanıklık etmiştim!

    erotik hikayesi erotik sex hikaye hikayeler seks se hikaye seks hikayeleri seksi hikayeler sex hi sex hikaye sex hikayesi sexk hikayeleri sikiş hikayeleri yaşanmış sex hikaye
  • Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Analdan – Ensest Hikaye

    Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Analdan – Ensest Hikaye

    Merhaba, adım Orhan. Sakarya’nın merkez ilçesi olan Adapazarı’nda yaşıyorum. 29 yaşında ve evliyim. Eşim Arzu 21 yaşında, kendisiyle 4 yıl önce görücü usulüyle evlendim. Biri 3 diğeri 1 yaşında iki kızım var. Kendime ait işyerimde ikinci el eşya satışı yapıyorum.

    Evlendikten kısa süre sonra insanın sadece eşi ile değil aynı zamanda ailesi ile de evlendiğini öğrendim. Kayınpederim aksi ve geçimsiz biriydi. En başta karısına ve iki çocuğuna ardından bana da olur olmadık zamanlarda sataşıyordu. Geçmişinde içkiye çok para harcamış bunun neticesinde geçim sıkıntısı yaşamaya başlamıştı. Zaman zaman benden para ister, aldıklarını da ya geç öder yada hiç ödemezdi. Ama haftada birkaç akşam eve sarhoş gelmeye de devam ederdi. Kayınvalideme hayatı zindan ediyor, onu ara sıra dövüyordu.

    Kayınvalidem dayak yediği yada iyice bunaldığı zamanlarda kaçıp bize gelirdi. Ona, “Anne bırak bu adamı, boşan, gel burada bizimle yaşa!” desem de beni dinlemez gene evinin yolunun tutardı. Eşim evlenerek babasından kurtulmuştu. Eşimden 3 yaş büyük olan kayınbiraderim iki yıllık bir bölümü sonra da açık öğretimi bitirmişti ve KPSS ile bir yerlere girebilmek için çabalıyor, o da kendini babasından kurtarmaya çalışıyordu.

    Ancak bütün bu sıkıntılar birkaç ay önce kayınbabam ölünce sona erdi. Uzun seneler içki içmenin sonucunda vücudu iflas etmişti. Hastalandı, bir süre hastanede yattı ama kurtulamadı. Kayınvalidem ilk günlerde kocasının ölümünden dolayı çok ağladı, üzüldü. Kötü de olsa 25 yıllık kocasıydı sonuçta. Ancak günler geçtikçe üzüntüsü de gitgide azaldı ve kırkı çıktıktan sonra nerdeyse kayboldu, hatta kocasının ölümüne sevinir bile olmuştu.

    Kayınbiraderim önce babasının ölümü sonra da KPSS’den umudunu kestiği için askerliğini aradan çıkarmaya karar verdi. Sonunda o da askere gidince kayınvalidem evinde tek kaldı.

    Kayınbiraderim askere gittikten bir hafta on gün sonraydı. Bir akşam evde Facebook’a girmiştim. Eşim bütün gün çocuklarla uğraştığı için yorulmuş ve erkenden yatmıştı. Saat 23:00’e geliyordu. Kayınvalidem Solmaz’ı online gördüm. Ona askere giden oğluyla görüşebilmesi için Facebook hesabını birkaç gün önce ben almıştım. Nasıl kullanacağını da kısaca göstermiştim. Bu saatte Facebook’da ne işi olduğunu merak ettim.

    Ona, “Anne hayırdır, ne yapıyorsun?” diye yazdım. Bana Kader adında bir arkadaşı ile yazıştığını, Kader’in çocukluk arkadaşı olduğunu, yıllardır birbirlerini görmediklerini, İstanbul’da yaşadığını yazdı. “İyi tamam!” diyerek yazıp gönderdim. Sonra kendi arkadaşlarımla yazıştım, sayfalarda gezindim. Aradan yarım saat geçmişti, bana, “Nasılsın?” diye yazdı. “İyiyim, sen nasılsın?” diye yazdım karşılık olarak.

    “İyiyim, iyi ki bunu bana almışsın, arkadaşlarımı arayıp buluyorum…” diye yazdı. Kayınvalidem Facebook’u çok sevmiş, bunun için teşekkür ediyordu. Askerdeki oğluyla görüşebilmesi için aldığım Facebook hesabıyla arkadaşlarını arayıp buluyordu. Havadan sudan konuşmaya daha doğrusu yazışmaya başladık. Eşimi ve çocukları sordu, uyuduklarını yazdım. Konudan konuya atlıyorduk. Kayınvalidem ilkokul mezunuydu, bilgisayarla da daha yeni tanışmıştı. Ama çok kısa sürede kapmış, sevmişti.

    Yazışmamız ilerlerken konu kayınbabama geldi her nasılsa. Ona, “Kusura bakma ama kayınbabamın ölmesi iyi oldu, ben hiç üzülmüyorum, en başta senin hayatını mahvetti!” diye yazdım. “Doğru söylüyorsun!” diye yazdı cevap olarak. Uzun yıllardır çektiği çileler kocasının ölümüyle bitmişti. “Bundan sonra senin zamanın artık, keyfince gez eğlen. Bu hayata insan bir kere geliyor, ne zaman istersen bizim yazlığa gideriz!” diye yazdığımda, “İnşallah oğlum!” diyerek cevap gönderdi.

    Kendi ailemin Karasu’da yazlığı vardı. 2 katlı bir villaydı. Ben, babam ve eniştem ortak almıştık. Ne zaman müsait olsam eşim ve çocuklarımla giderdim. Yazın ise eşim ve çocuklar devamlı orada annemin babamın yanında olurdu. Kayınvalidemi de kaç defa davet etmiştim, ama her seferinde kayınbabam karşı çıkmış karısını göndermemişti. Çocuklarımız doğduğunda eşime yardımcı olmak için gelip kalırdı, ama o zamanlarda bile kayınbabam ağzından burnundan getirirdi kadının.

    Kayınbiraderimin laptopundan giriyordu Facebook’a. Ona, “Kamera açsana!” diye yazdım. Nasıl yapılacağını da göstermiştim, ama beceremediğini yazdı. Gene tek tek yazdım, ama, “Ben anlamıyorum oğlum, yarın sen gelip yaparsın!” diye cevap yazdı.

    Sohbetimiz bittiğinde saat 01:00’e geliyordu. Kayınvalidem alışık olmadığından klavyede yazı yazmakta zorlanıyordu, bu yüzden de sohbetimiz çok uzun sürmüştü. Sabah eşime akşam annesiyle Facebook’da sohbet ettiğimi söylediğimde şaşırdı, ama sonra, “Onun adına çok sevindim, kadın senelerce neler çekti!” dedi.

    O gün işten çıktıktan sonra kayınvalidemi aradım. “Anne müsaitsen gelip şu kamera işini halledeyim?” dedim. “Müsaidim oğlum, ne zaman istersen gel!” deyince evine gittim. Kapıyı açınca içeri geçtim. Kayınbabamın ölmesi ile birlikte kayınvalidem rahata kavuşmuştu ve bu rahatlık onun davranışlarına ve giyimine de yansımıştı.

    Her ne kadar kayınvalidem olup ona anne diyor olsam da gerçekte benden sadece 13 yaş büyüktü, 42 yaşındaydı. O da eşim gibi 17 yaşında evlenmiş ve 18 yaşında anne olmuştu. Yıllarca kocasının kahrını çekmiş olsa da halen genç ve güzel bir kadındı. Eşim güzelliğini annesinden almıştı. Eşimle anne kız değil abla kardeş zannedildiklerine pek çok kez şahit olmuştum.

    Tesettürlü, kapalı giyinmeye dikkat eden ve yanımda başını açmayan dindar bir kadındı. Her zaman koyu renkli uzun ve bol pardesüler giyer, başını büyük türbanlarla bağlardı. Bu haliyle olduğundan daha yaşlı gösterirdi.

    Kocasının son zamanlarındaysa etek yerine kot pantolonlar, pardesüler yerine uzun gömlekler ve tunikler giymeye başlamış, güneş gözlüğü takar olmuştu. Bu değişiminde karımın büyük payı vardı. Ona karşı başka türlü duygular beslemeye de ilk o zamanlar başlamıştım. Değişen görüntüsü duygularımın da değişmesine sebep olmuştu. Ama yine de şimdi karşımda alışık olduğum gibi değil başka bir haldeydi.

    Solmaz anne saçlarını bir tokayla arkadan topuz yapmış ve küçük bir eşarpla üstten bağlamıştı. Uzun, kumral saçlarını ilk kez görüyordum. Üstünde gri renkli bir eşofman takımı vardı. Her zaman kapalı ve bol giyinen kadın şimdi vücut hatlarını belli eden bir kıyafet giymişti. Eşimden biraz daha kısa yaklaşık 1.70 boyunda ve hafif balıketiydi. Saçları gibi teni de kumraldı. Büyük kahverengi gözleri, kalın siyah kaşları haricinde Sibel Can’ın kopyası gibiydi.

    Gri tişörtünün üstü vücuduna tam oturmuştu, ne eksik ne fazlaydı, ama bu durum memelerini belli etmeye yetmişti. Memelerinin bu kadar büyük olduklarını hiç bilmezdim. İçine sutyen giymemiş gibiydi, çünkü meme uçları eşofmanın altında belli oluyordu. Ayağıma terlik vermek için eğildiğinde ise eşofmanın altındaki dolgun götünü ve külotunun izini gördüm.

    “Kusura bakma oğlum, ev hali!” dedi gülümseyerek. “Anne ben yabancı mıyım Allah aşkına!” dedim ama bu görüntüsünün yabancısı olduğum kesindi. “Geç içeri oğlum!” diyerek içeri davet etti. Kayınbabam varken tek başıma hiç gelmediğim bu evde şimdi kayınvalidem ile tektim.

    Laptop salondaki büyük masanın üzerindeydi. Ona, “Gel bak, şöyle yapacaksın…” diyerek yanıma oturmasını ve beni izlemesini söyledim. Sandalye çekip oturdu. Ben gösterip anlatırken dikkatle izliyor, anlamak için sorular soruyordu. Kamera haricinde bilgisayarda bilmediği, öğrenmek istediği şeyleri de sordu, hepsini anlayacağı şekilde anlattım.

    En sonunda, “Anladın mı, göster bakalım bana!” dedim ve laptopu önüne ittim. Heyecandan titreyen parmakları mouse ve klavye üzerinde gezinirken yanlış yaptığında müdahale ettim ama bu sırada elim de eline değiyordu doğal olarak. Solmaz anne ilk anda çekinir gibi olup elini çekmeye çalıştı ama sonra bıraktı.

    Mouse tutan elinin üstüne koydum elimi ve ekranda yaptıklarımı izlemesini istedim. O an içimde bir şeylerin kıpırdadığını fark ettim. Elini tuttuğum öz kaynanamdı ama erkeklik duygularımın kabarmasına neden olmuştu. Benden sadece 13 yaş büyüktü. Belki de onca zaman kayınbabamın karısını benden uzak tutmasının sebebi buydu, aramızdaki bu küçük sayılabilecek yaş farkıydı. Ona karşı içimde farklı duygular oluşabileceğini düşünmüştü kayınbabam. Ve şimdi haklı olduğu ortaya çıkmıştı.

    Sonunda Solmaz anne gösterdiklerimi kendi başına yapar hale geldi. “Sağ ol oğlum, bundan sonra kendim yaparım İnşallah…” dedi titreyen sesiyle. İlginç şekilde onun da benim gibi olduğunu fark ettim. Benim gibi o da utanmış, yüzü pembeleşmişti.

    “Bundan sonra Tufan’la görüşürken kamera açarsın, o şekilde birbirinizi görürsünüz!” dedim. Tufan kayınbiraderimdi. “İnşallah, oğlumun yüzünü özledim zaten!” dedi duygulanarak. “Yemin törenine beraber gideriz!” dediğimde daha da duygulandı. Çıkarken, “Yemek ye öyle git oğlum, nereye hemen?” dedi. “Arzu bekler, ona söylemedim buraya geleceğimi…” dediğimde biraz şaşırır gibi oldu. “Söylemedin mi ona?” diye sordu. “Yok, söylemedim!” dedim yine. “İyi, sen bilirsin…” dedi sözlerime karşılık, kalmam için ısrar etmedi.

    Çıktım, daha doğrusu kendimi dışarı zor attım. Hislerimden dolayı çok utandım, hatta ablamın kocası anneme karşı böyle şeyler hissetse bunun ne kadar iğrenç olacağını getirdim aklıma. Ama kendime engel olamadığım da gerçekti.

    Eşime annesinin yanından geldiğimi söylemedim. O akşam eşim yatak odasına geçti ve annesi ile telefonda uzun uzadıya konuşup dedikodu yaptı. Yanıma geldiğinde, “Annem kamera açmasını öğrenmiş!” dedi gülerek. Benim öğrettiğimi söylemiştir diye düşündüm ama eşim bundan bahsetmedi. “Nerden öğrenmiş?” diye sordum büyük bir merakla. Eşim, “Ne bileyim, öğrenmiştir bir yerlerden…” diyerek üstünde durmadı.

    Çocuklar eşimi çok yoruyordu, bu nedenle son zamanlarda cinsel hayatımız eski hareketliliğini kaybetmişti. Eşim Arzu 1.75 boyunda ve 55 kiloydu. O da annesi gibi kumral tenli ve saçlıydı. Türbanlı olmasına rağmen her zaman şık ve güzel giyinmeye çalışır, makyaj yapmaktan çekinmezdi. İki çocuk doğurmuş olmasına rağmen vücudu deforme olmamıştı. Onu güzel görmek beni çok mutlu ederdi. Büyük bir aşkla birbirimize bağlıydık.

    O gece çocuklar uyuduktan sonra sarıldım karıma. Çok uykusunun olduğunu söyledi, ama, “Hadi kız, kaç zaman oldu, ne uykusuymuş bu?” dediğimde daha fazla direnmedi. Çocuklar hemen yatağın yanındaki beşiklerinde yatıyordu. Küçük bir gece lambası koridordaki prize takılı halde yanıyor ve yatak odasının aralık kapısından içeriyi loş bir şekilde aydınlatıyordu.

    Arzu üzerindeki ince pijamalarını çıkartırken ben de soyunup çıplak kaldım. Diri ve içleri sütle dolu dolgun memelerine yumuldum hemen. Küçük kızımız meme emiyordu halen. O da saçlarımı çekiyor, okşuyordu. Ellerim kalçalarında geziniyor, bana iki çocuk veren taze amını avuçluyordum. Ancak ben ne kadar istekliysem de Arzu gönülsüz davranıyordu. Bundan hoşlanmadığımı söylediğimde, “Orhan çok yoruluyorum bütün gün, çocuklar çok yoruyor beni, canım çıkıyor. Sen bütün gün iştesin bilmiyorsun benim çektiklerimi…” diye serzenişte bulundu.

    Her ne kadar böyle söylese de ikinci çocuğumuzu erkenden yapmayı o istemişti. Ben birkaç yıl daha bekleyelim demiş ama söz dinletememiştim. Yapacak bir şeyim olmadığında da onu damızlık bir boğa gibi sikmiştim. Kadınlar çocuk yapma istekleri depreştiğinde kocalarını bir erkek olarak değil de damızlık bir hayvan gibi görme eğiliminde olurlardı.

    Üstümüzdeki yorganı ittim yatağın ucuna doğru, çıplak yatan karımın vücudunu okşadım, öpüp yaladım bir süre daha. Ama ne yaparsam yapayım Arzu isteksizliğini sürdürüyordu. Ancak Arzu’nun gönülsüz tavrına inat yarağım kalkmıştı. “Bacaklarını aç!” dediğimde iki yana ayırdı iyice.

    Gardırop çekmecesinde prezervatif kutusu vardı. Üçüncü kez hamile kalmaması için bu şekilde korunuyorduk. Kutudan bir tane alıp yarağıma taktım hemen. Karşılıklı zevk diye geçen tırtıklı bir kondomdu bu. Bacaklarının arasında yerimi aldım, yarağımı sıvazlayıp amının üzerine sürttüm. Sonra da yavaşça bastırdım amına. Yarağım dibine kadar girmişti karımın amcığına.

    Bir süre o halde bekledikten sonra ağır ağır amında çalışmaya başladım. Arzu bu kez istediğim gibi karşılık vermeye başlamıştı. Elleri sırtımda, saçlarımda geziniyor, boynumu ve yanaklarımı öpüyordu. Karımın karşılık vermesinin keyfiyle daha güçlü abanmaya başladım, ama komşuların bizi duyabileceği endişesi ile kendime hakim oluyordum. Oysa Karasu’daki villamızda komşular duyar diye bir sıkıntımız yoktu. Orada Arzu ile at gibi sikişiyorduk hatta ikinci çocuğumuzun temellerini de orada atmıştık. Ama orada sadece biz değil ablamla eniştemin ve hatta annemle babamın bile aynı bizim gibi sikiştiklerine kulak misafiri olmuştum. Oranın sikiş konusunda bir tılsımı vardı.

    Arzu uzun bacaklarını belime doladı önce, beni kolları ile sıkıca kendine bastırıyordu. Ardından bacaklarını havaya kaldırıp iki yana pergel gibi açtığında daha güçlü pompalamaya başladım. Yarak darbelerimle birlikte Arzu’nun sütle dolup taşan, uçları koyu pembe etli memeleri sallanıp duruyordu.

    Yatağın gıcırtısı ve kasıklarımızın çarpışmasının çıkardığı ‘Şak şak şak!’ sesleri sonucu küçük kızımız uyanır gibi olup sesler çıkarınca Arzu sol eliyle beşiğe uzanıp sallamaya başladı. Ben de havada duran bacaklarını tutup omuzlarıma attım. Bir süre daha pompalarken büyük bir zevkle boşaldım. Büyük bir keyif almıştım.

    Amından çıkıp tuvalete geçtim, prezervatifi çıkarıp attım klozete. Çişimi yaptıktan sonra yatak odasına döndüm. Arzu giyinmiş ve fısıltılı bir sesle, “Hişşşş, hişşşş…” diyerek uyanır gibi olan küçük kızın beşiğini sallıyordu. Bana sessiz olmamı işaret etti. Az önce benimle sikişen kadın gitmiş yerine müşfik bir anne gelmişti. Üstümü giyinip salonun balkonuna çıktım.

    Sıcak gündüze inat serin bir geceydi. Bir sigara yaktım, birkaç nefes çektim ama sıkıldım. Yatak odasında Arzu halen kızı yatırmaya çalışıyordu. Bana yine sessiz olmamı belirten bir işaret yapınca ben de bilgisayarın olduğu arka odaya geçip kapıyı kapadım. Uykum kaçmıştı, bilgisayarı açıp Facebook’a girdim.

    Saat 00:30’a geliyordu, ama kayınvalidemi online görünce şaşırdım. Kadın her akşam Facebook’a girmeye başlamıştı. “Anne ne yapıyorsun bu saatte?” diye yazdım. Bir süre cevap vermedi yazdığıma. Ama sonra, “Kader’le kamera açtık, konuşuyoruz…” diye yazdı. Kadın birden internet canavarı olup çıkmıştı.

    15-20 dakika gezindim, online olan arkadaşlarla yazıştım. Derken kayınvalidemden kameralı arama isteği geldi, tıklayıp açtım. Mikrofonlu kulaklığı taktım, “Orhan nasılsın?” diyen sevinçli sesi kulaklarımı tırmaladı önce. Ses ayarlarını yaptım. “Sen nasılsın, ne yapıyorsun bu saatte?” dedim. “Kader’le konuştum uzun uzun. Allah senden razı olsun, iyi ki yaptın şu kamera işini, çok sağ ol!” dedi keyifle.

    Laptopun kamerası üst gövdesini ve başını çekiyordu. Saçlarını şimdi tamamen açmıştı, eşarp yoktu. Aynı gri eşofmanı da üzerindeydi. “Kim bu Kader, nerden buldun?” dediğimde ilkokuldan ve mahalleden arkadaşı olduğunu, 1999’daki büyük depremden sonra İstanbul’a taşındığını ve o günden beri görüşmediklerini söyledi. Uzun zaman sonra yakın bir arkadaşını bulmuş olmanın sevincini yaşıyordu.

    “Arzu nerde?” deyince, “Yatıyor, bizim küçük yaramazları uyutmakla meşgul!” dedim. “Yarın size gelirim, torunlarımı çok özledim!” dedi. “İstediğin zaman gel. Burası senin evin. Artık kayınbabam da yok. İstediğin kadar kal. Öyle misafirliğe gelir gibi kalma!” dediğimde, “Bakarım!” dedi gülümseyerek.

    “Karasu’ya ne zaman gideceksiniz?” diye sordu. “Bilmiyorum, ama sen gitmek istiyorsan götürürüm!” dedim. “Nasıl orası, güzel mi?” deyince, “Fena değil, güzeldir!” dedim. “Denize giriliyor mu, plajı var mı?” deyince, “Var, gelince beraber gideriz!” dedim. Kadın en basit imkanlardan kocası nedeniyle faydalanamamıştı. Hayatında hiç denize gitmediğini, girmediğini biliyordum.

    Gülerek, “Ben yüzme bilmiyorum!” deyince, “Ben öğretirim korkma!” dedim. Gene gülünce, “Arzu’ya öğrettim, sana da öğretirim, çok kolay!” dedim. Gerçekten de eşime yüzmeyi öğretmiştim. Onun annesi gibi hayatın zevklerinden mahrum kalmasını istemiyordum. Türbanlı, kapalı bir kadın olsa da denize girmesinde sakınca görmüyordum. Aynı şekilde o da ilk zamanlardaki çekingenliğini atmış ve haşema denilen mayosuyla denize girmekten çekinmez olmuştu.

    Karasu’daki ev ile ilgili sorular sordu. Kaç odası var, banyosu, mutfağı vs bir sürü soru sordu, tek tek cevapladım. Aslında Arzu’nun ona evle ilgili bilgiler verdiğini ve orada çekilmiş resimlerimizi gösterdiğini biliyordum ama yine de soruyordu.

    “Gideriz beraber, gündüz denize girer akşam da balkonda mangal yaparız!” dediğimde gülerek, “Benim mayom yok ki denize gireyim!” dedi. Kayınvalidemle muhabbeti ilerletmiştim, hiç çekinmeden, “Ben alırım sana!” dedim. Kameranın karşısında yüzünün ciddileştiğini, ters bir şeyler söyleyeceğini sandım ama öyle olmadı.

    “Senin de anlamadığın konu yok!” dedi laptopa biraz daha yaklaşarak. Bu haldeyken kamera sadece göğsünü çekiyordu, “Kamerayı kaldır biraz yukarı, ekranı geriye it!” dedim. Dediğimi yapınca yüzü ekranda daha net ve büyük göründü. “Bana almana gerek yok, ben Arzu’nunkini giyerim!” dediğinde, “Olmaz öyle. Mayo dediğin iç çamaşırı gibidir. Sen kızının iç çamaşırını mı giymek istiyorsun?” dedim. Kayınvalidemin buna cevabı gülmek oldu.

    “Ben alırım sana, güzel bir tane seçerim. Nasıl bir şey istersin peki? Böyle Arzu’nunki gibi haşema mı, düz kapalı mı, yoksa bikini mi?” dedim kahkaha atmamak için kendimi tutarak. Kayınvalidem bu konuşmalar karşısında ciddileşmek yada konuşmayı kesmek şöyle dursun daha da içine girmeye çalışıyordu. “Bikini bana olur mu?” dedi gülerek. “Çok güzel olur. Çok güzel kadınsın. Hiç falson yok. Senin yaşındaki başka kadınların her yeri sarkıyor ama senin Maşallahın var!” dediğimde, “Öyle mi?” dedi kahkahayla.

    “Valla öyle!” dedim işi ilerleterek. Bir süre sağ eli çenesinde kaldı. Sonra, “Kader 110 kilo olmuş!” dedi. “Yuh, o neymiş öyle?” dediğimde, “Kocası beğenmiyormuş onu!” diye devam etti. “110 kilo kadını kim ne yapsın?” dedim.

    Saat artık 01:00’i geçiyordu. “Ben sana güzel bir bikini alırım, hatta hemen yarın bakarım internetten. Sen bana ölçülerini ver yeterli!” dedim. “Allah iyiliğini versin!” dedi gülerek. “Ben aslında tahmin ediyorum, ama gene de ölçü versen daha iyi olur!” dedim. “Neymiş benim ölçülerim merak ettim?” dedi.

    Karşımda konuştuğum karımın öz annesiydi, ben de onun kızının kocasıydım. Ama konuşmanın içeriği birbirlerine kur yapan bir kadınla erkeğinkinden farksızdı. “Valla, ne desem. Göğüs 105 veya 110, bel 90 veya 95, kalça da 110 falan herhalde?” dediğimde kameranın karşısında katıla katıla güldü.

    Sonra da, “110, 90 ve 115. Çok yaklaştın, bakıyorum beni iyi incelemişsin!” dedi. “Öyle, karşıma geçen kadının hemen ölçülerini çıkarırım terzi gibi!” dedim. “Kızım çapkın olduğunu söylemişti, ama bu kadar olduğunu bilmiyordum!” dediğinde, “Arzu beni sana mı şikayet ediyor?” dedim alınmış gibi.

    “Yok be şikayet değil, aksine çok seviyor kızım seni. İyi ki seninle evlenmiş, ben de öyle düşünüyorum zaten. İyi ki evlenmiş seninle!” dedi. Sonrasında bu muhabbeti kapatıp askerdeki kayınbiraderle ilgili konuştuk. Bilgisayarı kapadığımda saat 01:30 olmuştu.

    Yatak odasına döndüğümde Arzu uykuya dalmıştı. Fısıltıyla, uykusunda konuşur gibi, “Kiminle konuşuyordun gece gece?” dediğinde, “Hiç, bizim arkadaşlardan biriyle!” dedim.

    Oysa konuştuğumun annesi olduğundan habersizdi…

    cinsel hikaye erotic hikaye erotik hik erotik hikayeler hikaye seks seks hikayem sex hikaye sex oku sexs hika sikiş hikayeleri xxx hikayeler
  • O Göte Bülbül Öte – Sex Hikayeleri

    O Göte Bülbül Öte – Sex Hikayeleri

    Selamlar, adım Baran. 40 yaşında inşaat mühendisiyim. Yeni kurulan küçük bir inşaat firmasında proje mühendisliği yapıyorum. Günümün yarısından fazlası daireden bozma ofiste masa başında geçiyor. İşyeri yeni olduğundan ofiste benden başka çalışan yoktu. Telefonlara bakıyor, sahadaki personelle ve iş yaptığımız firmalarla görüşüyor üstelik proje hazırlayıp çiziyordum. Bazen sahaya gitmem gerektiğinde işler aksıyordu. Haftada birkaç gün apartmanın kapıcısının karısı gelip temizlik yapıyordu, o da olmasa külliyen yanmıştım.

    Patrona birkaç kez sekreterlik de yapabilecek çizim konusunda deneyimli birini almasını söyledim ama kulak asmadı. Ancak sonunda tüm ısrarlarımın ardından, “Uzak bir akrabamın kızı var, inşaat mühendisliği okuyor, öyle biri işine yarar mı?” diye sorunca, “Yarar, en azından telefonlara bakıp çizim işlerinin bir kısmını benden alsın yeter!” dedim. “Tamam o zaman ben söylerim gelip seninle görüşsün, işine yararsa alırsın, yaramazsa da gönder gitsin!” dedi. Patron açıkgözün biriydi, üç kuruşa öğrenciyi çalıştıracak fazla para vermekten, sigorta yaptırmaktan kurtulacaktı. Ama en azından benim yüküm biraz olsun hafifleyeceği için üstünde durmadım.

    Ertesi gün çalışırken telefonum çaldı. Bahsettiği genç kızdı arayan, adı Tuğçe idi. İşyerinin adresi kendisinde vardı ama İstanbul’u bilmediği için nasıl geleceğini bilmiyordu, benden konum atmamı istedi. “Tamam, hemen gönderiyorum!” diyerek konum attım, nasıl geleceğini de yazdım.

    İki saat kadar sonra kapı çalınınca açtım. Öğrenci deyince sırtında çanta, elinde defter kalem, T cetveli vs. olan birini bekliyordum oysa karşımdaki uzun boylu ve zayıf, manken gibi bir kızdı. Üstünde kısa dar paçalı mavi bir kot pantolonla lastikli straplez bluz vardı. Göbeği, göğsü ve omuzları çıplaktı. Sivri yüksek topuklu mavi ayakkabılar giymişti.

    Bu manzara karşısında önce yanlış geldiğini düşünüp, “Pardon, kime bakmıştınız?” diye sordum. “Ben Baran Bey’e bakmıştım, telefonda görüşmüştüm…” deyince bende jeton düştü. “Baran benim, benimle görüştünüz, buyurun, içeri geçin!” dedim. Cilalı parke üzerinde ayakkabılarının küt küt sesleri eşliğinde içeri geçti. Daracık pantolonu bacaklarını, kalçalarını ve götünü sıkıca sarmıştı. Yüksek belli pantolonunda kemer yoktu. Kasıkları ve götünün yuvarlak hatları tamamen belli oluyordu. İnce beyaz belinin kavisinden, ihtişamlı götünden gözlerimi alamadım bir süre.

    “Nazmi Bey bana öğrenci olduğunuzu söylemişti…” dediğimde araya girip, “Sizin öğrenci profilinize pek uymuyorum galiba?” dedi gülümseyerek. “Estağfurullah, ben biraz eskide kaldım anlaşılan, buyurun!” diyerek toplantı masasına geçmesini istedim. Elindeki parlak siyah çantasını masaya koyup oturdu sandalyeye. Karşısına geçip bir şey içip içmeyeceğini sordum. “Teşekkür ederim!” diyerek nazikçe istemediğini söyleyince ona kendimden, neler yaptığımızdan, nasıl birine ihtiyacımız olduğundan bahsettim. İlgiyle dinledi.

    Kendisini tanıtmasını istediğimde heyecanlandı. Bunun ilk iş görüşmesi olduğunu söyledi. “Lütfen rahat olun, heyecanlanacak bir şey yok!” dedim. Antalyalı olduğunu, ailesinin orada yaşadığını, burada özel bir üniversitede yarı burslu okuduğunu söyledi. Son yıllarda mantar gibi çoğalan uyduruk üniversitelerden biriydi. 19 yaşında ve ikinci sınıftaydı. Özel bir kız yurdunda kalıyordu. Para konusunu patronla konuşmuş anlaşmıştı, o kısma ben karışmadım.

    İstekliydi ama ilk iş deneyimi olacağı için çekiniyordu. “Ben yapamam, edemem diye korkmayın, çekinmeyin. İlk zamanlar zordur ama sonra gerisi kendiliğinden gelir. Ben de size yardımcı olurum, elimden geleni yaparım. Okul sadece teorik bilgi verir, size asıl mühendis vasfını kazandıracak yer işyeridir!” dedim ikna etmek için. Sonunda, “Tamam o zaman!” diyerek kabul etti.

    Ders programına göre çalışma saatlerini belirlemesini istedim. “Her zaman değil ama bazen mesaiye kalmak gerekebiliyor, bazı zamanlar Cumartesi günleri de çalışmak gerekiyor…” dediğimde, “Çok geç olmadığı müddetçe benim için sorun olmaz. Saat 23:00’den önce yurda giriş yapmam gerek yoksa evi arıyorlar!” dedi. “Yok, o kadar geçe kalmayız, öyle durumlarda ben bırakırım sizi!” dediğimde sevindi.

    Tuğçe gidince içimden (Vay amına koyayım, bu ne böyle, karım bunu görse başımın etini yer!)” dedim. Gerçekten Tuğçe çok güzel ve çekici bir kızdı. Siyah saçları sırtına iniyordu, beyaz tenli, büyük kahverengi gözlü, biçimli kara kaşlıydı. Burada üç kuruş paraya çalışacağına mankenlik yapsa çok daha fazlasını kazanırdı. Benim zamanımda koskoca inşaat mühendisliği bölümünde 5 kız vardı. Onlar da her tarafı sivilceli, inek tiplerdi. Tuğçe gibi bir kızı rüyamızda göremezdik.

    Patron arayıp kızın gelip gelmediğini sordu. “Geldi, yarın başlayacak!” dedim. “Nasıl beğendin mi kızı, işine yarar mı?” diye sorunca, “İdare edeceğiz artık!” dedim. Oysa çok beğenmiştim.

    Ertesi gün öğleden sonra kapı çaldı, Tuğçe’ydi gelen. Bu kez kısa dar paçalı siyah bir kot vardı üzerinde. Dünkü mavi kotu gibi kalçalarını, kasıklarını ve götünü sıkmıştı. Üstüne ise yine göbeğini açıkta bırakan ince bir kazak giymişti. Dışarıdaki serin havaya rağmen bu şekilde geziyordu. Kalın yüksek topuklu siyah botlar vardı ayağında.

    Çalışacağı masa içerde, giriş kapısının karşısındaydı. Laptopu henüz gelmediği için, “Bir sandalye çekip yanıma oturun!” dedim odamı göstererek. En azından ben çizim yaparken bana bakıp bir şeyler öğrenebilir, not tutabilirdi. Öncesinde küçük ofisi gezdirdim, mutfak ve banyoyu gösterdim. Ofiste benim odamdan başka patronun geldiği zamanlarda kaldığı odası vardı ama kapısı hep kapalı oluyordu.

    Çalışma sandalyesini yanıma çekip oturdu, bacak bacak üstüne atarak ajandasına notlar almaya başladı. Yoğun parfüm kokusu odayı doldurmuştu. Zaman zaman ekrana doğru eğiliyordu daha yakın görebilmek için. Öyle anlarda aramızda bir karışlık mesafe anca oluyordu. Yaşından daha büyük gösteren şişkin memeleri ince kazağının altında çıkıntı yapmıştı. O an kalın pembe dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tuttum.

    Kız tam bir afetti. Evli, iki çocuk babası biriydim. Abazan bir erkek de değildim. Karımla güzel ve düzenli bir sikiş hayatım vardı ancak kızın güzelliği, 19 yaşının tazeliği ve canlılığı aklımı başımdan almıştı. Yarağım sertleşiyordu ister istemez.

    Çalışırken birbirimize ‘Hanım’ ve ‘Bey’ diye hitap ediyorduk. İsmiyle ilk günden hitap ederek laubali görünmek istemiyordum ona. Ancak bu duvarı Tuğçe kırdı ve “Bana Tuğçe demeniz yeterli, Hanım demenize gerek yok!” dedi gülümseyerek. Aramızdaki konum ve yaş farkını gözeterek böyle söylemişti. “Tamam, nasıl istersen!” dedim sevinçle.

    Tuğçe ikinci sınıftaydı ancak çizim konusunda çok yetersizdi. Pek çok şeyi nasıl yapacağını bilmiyor, komutları karıştırıyordu. Yetiştirilmesi gerekiyordu ve bu da benim yükümü azaltmak yerine artıracaktı. İkinci sınıfta okuyorum deyince artık bazı şeyleri öğrenmiştir diye düşünmüştüm ama yanılmıştım. Yine de güzelliği ve çekiciliğiyle bu açığını kapatacak gibi görünüyordu. Ofiste boş boş duvarlara bakmaktansa böyle bir güzelliğe bakacaktım en azından.

    Bir ara karşı masadaki malzeme kataloğunu vermesini istedim. Kalkıp almak için eğildi masaya, o an siyah daracık kotunun altındaki yuvarlak götü gözlerimin önünde güneş gibi parıldadı. Slip külotunun izleri belli oluyordu kotun altında. Kataloğu alıp yanıma oturdu yeniden. Kendisine sorular sorup kataloğa bakarak yanıt vermesini istedim. Onun yanıtlarına göre bilgileri giriyordum.

    Bazı şeyleri anlamıyor, karıştırıyordu. Gerilmişti, acemilik çekiyordu ama bunlar iş hayatının olağan şeyleriydi. Sesim biraz yüksek çıkmış olacak ki gözlerinin nemlendiğini fark ettim. “Ne oldu, neyin var?” dediğimde, “Yapamıyorum!” diyerek kataloğu masaya bıraktı ve koşar adım mutfağa gitti. Peşinden gittim, sandalyeye oturmuş ağlıyordu.

    Önünde diz çöküp ellerini dizlerine koydum. “Böyle yaparsan olmaz, güçlü olacaksın, azimli olacaksın. Yoksa ağlamak kolay, onu herkes yapar, önemli olan başarabilmek. Ben senin başarabileceğine eminim. İlerde çok iyi bir mühendis olmak istiyorsan asla pes etme!” gibilerden birkaç beylik laf ettim moral vermek için. Ancak sözlerim işe yaradı. Beyaz yanaklarından dökülen ince yaşları elinin tersiyle sildi. “Özür dilerim!” dedi burnunu çekerek.

    Doğrulup elimi omzuna koydum, “Önemli değil, biraz ara verelim istersen. Kahve içer misin?” diye sordum. Gülen ama halen yaşlı gözleriyle ayağa kalkıp, “Lütfen ben yapayım, bu sizin işiniz değil!” dedi. Kahvemi nasıl istediğimi sordu. “Tamam, nasıl istersen!” diyerek içeriye geçtim.

    Birkaç dakika sonra elinde bir fincan kahve ile geldi. Ofisimiz sekizinci kattaydı. Yan yana durup manzaraya bakarak kahvelerimizi içerken onu rahatlatmak için sorular sordum, başka konulardan bahsettim. Ona, “Mankenlik yapmayı düşünmedin mi hiç?” diye sordum. Utanır gibi oldu. “Şey, aslında düşündüm hatta annem ajansa da yazdırdı beni Antalya’da ama babaannem istemedi. Çok kızdı anneme!” dedi gülümseyerek.

    “Güzel kızsın, buradan alacağından daha fazlasını mankenlik yaparak kazanabilirsin!” dediğimde utangaç hali daha da arttı. “Teşekkür ederim!” dedi kibarca. “Yanlış anlama lütfen!” dedim, onu utandırdığımı o zaman anladım. Kadın erkek ilişkileri konusunda biraz zayıftım. Yıllardır inşaat sektöründe erkeklerle iç içeydim. Karımla bile annemin sayesinde tanışmıştım, uzaktan akrabamız geliyordu.

    “Rica ederim, ne demek. Bunu ilk diyen siz değilsiniz!” dedi. Sonra konuyu değiştirmek için evliliğim ve çocuklarımla ilgili sorular sordu. Masamın üzerinde karım ve çocuklarımın fotoğrafları vardı. “Eşiniz çok güzelmiş!” dedi sonrasında. Utangaç kaçamak bakışları vardı bunu söylerken. Biraz durup, “Sevgilin var mı?” diye sordum. Yüzü kızardı biraz, “Yok, vardı ama ayrıldık, şu an boşum!” dedi gülerek. Sonra da patavatsızlık ettiğini düşünerek “Şey, pardon!” dedi. “Önemli değil.” dedim.

    Kahveden sonra eğer isterse gidebileceğini, bugünlük kendisine izin verdiğimi söyledim. Önce kabul etmedi ama sonra, “Tamam ama bir daha böyle olmayacak, söz veriyorum!” dedi. Ayrılırken elimi sıkıp birden yanaklarımı öptü. Beni müdürü değil de ağabeyi gibi gördüğünü söyledi.

    Tuğçe gitmiş ama parfümünün kokusu içerde kalmıştı. Akşam paydos edene kadar ciğerlerim onun kokusuyla doldu. Tuğçe beni ağabeyi gibi görüyordu ama ben onu başka türlü görüyordum. Dudaklarına yapışmak, daracık kotunun altındaki yuvarlak götünü avuçlayıp sıkmak istiyordum. Düşündükçe yarağım kalkıyor, sertleşiyordu.

    Ertesi gün saat 13:00 gibi geldi. Tuğçe her gün başka bir kıyafetle geliyordu. Bugün de üzerinde daracık siyah bir taytla kırmızı triko bluz vardı. Yine yuvarlak göbeği açıktaydı. Üstüne de bel hizasında parlak deri bir mont giymişti. Dünkü siyah botları ayağındaydı, taytın paçalarını içine sokmuştu. Kasıklarını ve götünü sıkan taytın altına külot giymemişti sanki. Götünün yanakları adım attıkça sallanıp duruyordu. Elinde bir torba vardı. Pasta aldığını söyledi. Dünkü yaşananlardan sonra bana teşekkür etmek istemişti.

    Ben masama geçerken o da mutfağa gitti. Biraz sonra pasta ve çayla geldi. Montunu çıkarıp sandalyenin arkasına astı. Yanıma oturdu. Bacak bacak üstüne atmış pastasını yiyordu. Parlak pembe dudaklarının hareketleri iç gıcıklayıcıydı. Triko bluzun altındaki şişkin memeleri hemen ötemdeydi. Bir taraftan pastamızı yiyor bir taraftan sohbet ediyorduk ama aklım başımdan gidiyordu. Tuğçe gibi hayat, tazelik ve enerji dolu bir güzellik yanımdayken kendimi kontrol etmekte zorlanıyordum.

    Boş tabağımı alırken parmaklarımız kesişti. Daha doğrusu eline bilerek dokundum. Kahverengi gözleri üzerimde kaldı yarım saniye kadar. O an yavaşça onu öpmek için hamle yaptım dudaklarına doğru ancak kendini geri çekti. “Şey, şunu götüreyim…” dedi. Çok utandığını fark ettim. Tabağımla birlikte içeri giderken (Hay salak kafam!)” dedim kendi kendime. İlk anda hamle yaparak kendimi küçük düşürmüştüm kıza karşı.

    Aramızda 21 yaş fark vardı, nerdeyse babası yaşındaydım ama etkilenmiştim Tuğçe’den. Buna engel olamıyordum. Başta Rusya ve Azerbaycan olmak üzere yabancı ülkelerde ve Türkiye’nin pek çok şehrinde bulunmuştum işim gereği. Oralarda başka başka kadınlarla sikişmiştim. Ama şimdiki gibi bir şey hiç olmamıştı. Para karşılığı ilişkilerdi onlar çünkü.

    Tuğçe biraz sonra geldi. Yüzünde şaşkın ve kararsız bir ifade vardı. Yanıma otururken, “Özür dilerim!” dedim ama yüzüne bakmadan söyledim bunu. “Rica ederim!” dedi alçak sesle. “Kızdın mı?” diye sordum bu kez. “Yok, neden kızayım?” dediğinde nihayet gözlerine bakabildim.

    Tuğçe , “Şey, benden sizden hoşlandım ama biraz zamana ihtiyacım var!” dediğinde bulutların üzerinde uçuyordum sanki. Tuğçe de benden hoşlandığını söylüyordu çünkü. Evli ve iki çocuk babasıydım ama buna rağmen benden hoşlanıyordu. Zamana ihtiyacım var diyerek kendince naz mı yapıyordu yoksa kendini ağırdan satmaya mı çalışıyordu bilmiyorum ama benden hoşlandığını söylemesi beni mutlu etmek için yetmişti.

    Bu sözünden sonra bilgisayarın ekranına döndüm ama heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. Tuğçe ise eline ajandasını almış söyleyeceklerimi dinlemeye hazırlanmıştı. Birkaç sefer nereden başlasam diye düşündüm ama yapamadım. Onu öpmeden yapamayacaktım. “En azından öpmeme izin verir misin?” diye sordum tüm cesaretimle. Sağ eliyle saçını kulağının arkasına attı, o da en az benim kadar heyecanlıydı. “Tamam!” dedi dudaklarını emerek, fısıltıyla söylemişti bunu.

    Elinde ajandasını tutmaya devam ederken eğilip dudaklarına dokundum. Gözlerini kapatmıştı. Dolgun alt dudağını emerken o şekilde kalamayacaktım. Geri çekildim, saçını okşadım ve elindeki ajandasını alıp masanın üstüne koydum. Belinden tutup kaldırdım ve kucağıma oturttum. Uzun zayıf bacaklarını, kalçalarını ve narin götünü hissederken dudaklarımız kenetlendi. Ellerim sırtında geziniyordu.

    Tuğçe öpüşme konusunda yaşından beklenmeyecek şekilde deneyimliydi. Elimi triko bluzun altına sokup çıplak sırtını, belini okşadım. Tuğçe saniyeler ilerlerken daha da ateşli bir hal almıştı. Yüzümü iki elinin arasına almış ve iniltiler eşliğinde dudaklarımı emmeye başlamıştı. Yuvarlak götünü okşamaya başladım bunun üzerine.

    Taytının altına soktum elimi. Külot giymemiş gibi görünmesinin nedenini anladım o zaman, tanga giymişti çünkü. Tanganın serbest bıraktığı götünün yuvarlak beyaz yanaklarını sıkıyor, okşuyordum. Götündeki ellerim sayesinde Tuğçe’nin ateşi daha da yükseliyor, dudaklarımı ısırıp kanatırcasına emiyordu. Ben de ıslak pembe dilini emiyordum karşılık olarak.

    Sekizinci kattaydık ve çevredeki binalara göre yüksek kaldığımız için manzara olarak İstanbul’un mavi gökyüzü vardı sadece. Karşıdan görüneceğiz diye bir derdimiz yoktu. Yarağım kalkmış, sertleşmişti çoktan. Bu şekilde oturarak rahat edemiyordum. Tuğçe kucağımda olduğu halde kalktım ayağa. Bacaklarını belime doladı, kollarını da sırtıma attı. Dudaklarımı emmeye, öpmeye devam ediyordu. Götünü avuçlamaya devam ediyordum yine. Bir saniye olsun bırakmaya niyetim yoktu.

    Sırtını duvara yasladım. Kalkık yarağım pantolonun altında şişmişti. Daha fazla giyinik kalamayacaktım. İndirdim Tuğçe’yi yere ve pantolonumun kemerini çözdüm, baksırımı indirdim. Kalkık yarağım göründüğünde Tuğçe’nin bakışları oraya kaydı. Sessiz ama ne yapacağını bilir bir şekilde önümde dizlerinin üzerine çöktü. Sağ eliyle yarağımı kavrarken gözleri üzerimdeydi. Siyah saçlarını okşayıp sırtına attım.

    Yarağımı 31 çektirir gibi sıvazladı bir süre, daha da kalkıp büyümesini istiyordu sanki. Sonra da ağzına aldı. Yarağımın kafasını emiyor, dilliyordu. 19 yaşında bir kız için çok iyiydi, kim bilir nerden öğrenmişti bunu? Harika bir sakso çekiyordu Tuğçe. Kafasını emiyor, gövdesini yalıyor, taşaklarımı yumurta gibi içine çekiyordu. Küçük, uzun parmaklı beyaz elleriyle götümü avuçlayıp belimi kavrıyordu.

    Derken yalama, emme faslını başını ileri geri oynatarak yarağımı boydan boya ağzına alma faslı izledi. Zevkten kudurmuş haldeydim. Tuğçe’nin başı ileri geri gidip geldikçe yarağım da ağzından boğazına dek gidip geliyordu. Aralarda boğazının en derinlerine sokup birkaç saniye o şekilde kalıyor, sonra da yeniden hızlı hızlı başını oynatmaya başlıyordu. Pørnø oyuncularından geri kalmıyordu bu hareketleriyle. Ağzı tükürükle dolmuştu, çenesine akıyordu.

    Boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. Başını iki yanından tuttum, hızlı saksosuna destek olmaya çalışıyordum. Başını sağa sola oynatıyordu yarağım tamamen ağzındayken. Gözlerinin kenarından ince yaşlar süzülüyor gibiydi. Yaptığı koyu makyajı akıyordu. Gittikçe kalınlaşan ve büyüyen yarağım küçük ağzını doldurmuştu. Zevkten inlemeye başlamıştım artık.

    Karımın 12 yıllık evliliğimizde böylesi bir şeyi yaptığını hatırlamıyordum. Kapalı, dini bütün bir kadındı ama yatakta beni nasıl mutlu edeceğini biliyordu. Ancak 19 yaşındaki Tuğçe’den öğrenmesi gereken dersler vardı.

    Artık son raddeye gelmiştim, kendimi tutmaya çalışsam da gücüm, takatim kalmamıştı. Birden yarağım Tuğçe’nin boğazına kadar ağzındayken boşalmaya başladım. Kendini geri çekmeye çalışır gibi olunca başını iki yanından sıkıca tuttum. Gözleri üzerimdeydi, bense zevkten inler halde kaskatı kesilmiştim. Döllerim ağzına akıyordu oluk oluk. Gözlerinin kenarından akan yaşlar çoğaldı. Başını kurtarmaya çalışıyor ama güçlü ellerime gücü yetmiyordu. Beyaz yüzü kızarmıştı, burnundan akan sümüğü baloncuk yapıp şişmişti.

    Sonunda boşalmam biterken kendimi geri çekip çıkardım yarağımı. O an şiddetli bir şekilde öğürüp öksürdü. Eliyle ağzını kapattı ve ardından hızlı adımlarla banyoya gitti. İçerde kusar gibi öğürüyordu. Gelmesi birkaç dakikayı buldu. O banyodayken yarağımdaki kalan dölleri kağıt mendille silmiş ve giyinmiştim.

    Yüzü kızarıktı halen ama bir şey demedi. Masanın üstündeki ajandasını aldı hızlıca, çantasını da alıp montunu giyinmeden hızlı adımlarla kapıya yöneldi. “Tuğçe dur!” dedim ama nafile. Elimden bir güvercin gibi kaçıp gitti…

    erotik hikaye erotik hikayelee erotik hikayeleri erotik sex hikayeleri gerçek seks hikaye gerçek seks hikayeleri gerçek yaşanmış sex hikayeleri hikaye sek seks hikayeler seksi hikayeler sekx hikayeleri sevişme hikayesi sex hikayeleri yaşanmış seks hikayeleri
  • Yüksek Libido: Öğrencim İkinci Kocam Oldu – Porno Hikayeleri

    Yüksek Libido: Öğrencim İkinci Kocam Oldu – Porno Hikayeleri

    Merhaba, ismim Tuğçe. İstanbul’da özel bir lisede fizik öğretmeniyim. 37 yaşındayım ve 10 yıllık evliyim, çocuğum yok. Fiziksel özelliklerimden bahsetmek gerekirse; 1.75 boyundayım, esmerim, dolgun ve geriye doğru çıkık kalçalara, görenlerin avuçlamamak için kendini zor tuttuğu yuvarlak büyük bir göte, sütun gibi bacaklara ve yaşıma rağmen oldukça diri ve büyük memelere sahibim. Yüzüme ise bakan bir daha dönüp bakar. Gençliğimden beri düzenli spor yaptığım için 20 yaşındaki bir kadının vücuduna sahibim diyebilirim.

    Kocam Hakan ise 37 yaşında, oldukça yakışıklı ve fit bir adam, aynı zamanda yatakta da çok iyi. Onunla ilk sikiştiğimiz günü unutamıyorum. Sabaha kadar koskocaman yarrağıyla döve döve beni sikmişti. Sert seks sevdiğimi bildiği için yatakta bana hep hoyratça davranır. Hatta bir keresinde götümü öyle sert sikmişti ki, sabah kalktığımda yürümekte bile zorluk çekiyordum. O halde okula gitmemek için Doktor bir arkadaşımdan 3 günlük rapor almıştım.

    Yatakta ikimizin de sınırı yok. Anal, oral her türlü sikişir, birbirmizi doyurana kadar da durmayız. İlk sikiştiğimizde nasıl ben onun haşinliğine ve büyük yarrağına hayran kaldıysam, o da benim oral yeteneklerime hayran kalmıştı. 18 yaşından beri yarrak yaladığım için bu konuda oldukça tecrübeliyim. Büyük ve düzgün bir yarrak yakalayınca kıtlıktan çıkmış gibi yalıyor, emiyor, erkeğimi eritene kadar durmuyordum. Hatta üniversite zamanlarımda Erasmus ile bizim okula gelen bir zencinin kocaman sikini bile komple ağzıma alabiliyordum. Anlayacağınız libidosu çok yüksek ve sekse inanılmaz bağımlı bir kadınım. Tabii Hakan’la evlendikten sonra ondan başka bir erkekle birlikte olmadım. Gerek kocamın beni başkasıyla paylaşmak istememesi, gerek beni her türlü doyuma ulaştırması sebebiyle benim de böyle bir arzum yoktu.

    Geçen sene Hakan uzun zamandır çalıştığı şirketten ayrılıp başka bir şirkete girdi. Bu şirket de onu sürekli yurtiçi veya yurtdışı iş seyahatlerine gönderiyordu. Bu seyahatler bazen bir-iki hafta sürüyordu ve her gün sikilmeye alışmış olan ben çok zorlanıyordum. Hakan evde olmayınca birbirimizi görüntülü arıyor, o 31 çekerek, ben de vibratörümü kullanarak birbirimizi boşaltıyorduk. Tabii bu yeterli olmuyordu ve kocam nihayet eve döndüğünde sabaha kadar amımı, götümü, ağzımı sikiyordu.

    Evliliğimiz ilerledikçe yatakta monotonlaşmaya başlamıştık. Bu monotonlaşmayı sürekli yeni fantaziler bularak bastırıyorduk, fakat bunların hepsi geçici çözümdü. Bir gün başkasıyla sikişme fantazisi kurmaya başladık. Hakan beni sikerken başka bir kadını siktiğini, ben de başka bir erkek tarafından sikildiğimi düşünüyordum ve bu bizi ilişkimizin ilk günlerindeki gibi azdırıyordu. Tabii bunlar sadece yatakta kalıyordu ve yatak dışında bu konuyu hiç konuşmuyorduk. Bir süre böyle devam ettik.

    İş hayatıma gelecek olursam, özel bir lisede çalıştığımı söylemiştim. Burada son sınıfların dersine giriyordum. Okulun bulunduğu semtten ve öğrencilerin ailelerinin zengin olmasından dolayı kızlar çok rahat takılıyorlardı. Daracık kıyafetler, taytlar, etekler havada uçuşuyordu. Çoğunun bakire olmadığına emindim. Ben de dar ve kısa etekler, dekolteli kıyafetler giyerek vücudumu sergilemekten çok haz alıyordum. Okuldaki istisnasız tüm erkeklerin -öğretmenler de dahil- gözü üzerimdeydi ve bu benim gururumu okşamakla birlikte, yüksek olan libidomu daha da arttırıyordu.

    Bazen derste bilerek silgiyi veya tebeşiri yere düşürüyor, almak için tüm sınıfın önünde domalıyor; herkese müthiş bacaklarımı, kalçalarımı, götümü gösteriyordum. Bazen birisi bir soru sorduğunda, yanına kadar gidiyor, sıraya doğru eğilip dolgun memelerimi onlara sergiliyordum. Daha ergenlikten çıkmamış bu tazecik gençlerin beni düşünerek mastrübasyon yaptıklarını, döllerini bana akıttıklarını düşündükçe amım vıcık vıcık oluyordu. Bazen bilerek götümü veya memelerimi elliyorlar ve buna yanlışlıkla yapılmış süsü veriyorlardı. İleri gitmedikleri için çok ses etmiyordum. Hafiften benim de hoşuma gidiyordu. Eminim bana dokunduktan sonra arkadaşlarına (Tuğçe hocanın götünü avuçladım!) falan diye anlatıyorlardı.

    Seyahatlerinden dolayı kocamla sikişmelerimiz de son zamanlarda oldukça azaldığı için oldukça zor bir durumdaydım. Son sınıflardan birinde Emre adında geçen senelerden bir öğrenci vardı. 1,90 boyunda, atletik vücutlu, yakışıklı bir çocuktu. Orospu kızların çoğu onun peşinden koşuyordu. Bir sene okula geç yazıldığı için diğerlerinden büyüktü ve 18 yaşına çoktan girmişti. Beni her gördüğünde resmen gözleriyle sikiyordu ve ben yine inanılmaz tahrik oluyordum.

    Okullar yeni başlamıştı. Son sınıflar sene sonunda üniversite sınavına gireceği için stresliydi. Bir gün teneffüste Emre yanıma geldi. Giriş faslından sonra konuyu açtı, “Hocam biliyorsunuz benim fizik dersim iyi değil. Yazın da çalıştım fakat yine de yapamıyorum. Sene sonu da sınav var. Eğer zamanınız varsa bana özel ders verebilir misiniz?” diye sordu. “Tabii, neden olmasın. Ben haftada iki gün boşum. İstersen dersten sonra burada çalışabiliriz!” dedim ve kabul etti. Makul bir ücret karşılığında anlaştık…

    Artık haftada iki gün Emre’yle okul bittikten sonra boş sınıflardan birinde ders çalışıyorduk. Sırada yan yana otururken Emre sürekli bana temas ediyordu. Oturunca iyice açılan bacaklarıma bacaklarını değdiriyor, koluyla göğüslerime dokunuyordu. Son zamanlarda yarrağa hasret kalan ben de bu temaslarla tahrik oluyordum. Dekolteli elbiselerimle ona memelerimi sergilemekten hiç çekinmiyordum. Her seferinde derse başladıktan 5-10 dakika sonra Emre’nin pantolonundaki kabarıklık meydana çıkıyordu. Emre her ne kadar saklamak istese de başarılı olamıyordu. Baya büyük bir siki olduğu belliydi ve her görüşümde amım vıcık vıcık oluyordu. Mola verdiğimizde ise Emre hızlı adımlarla tuvalete gidiyordu. Beni düşünerek 31 çektiğinden adım gibi emindim. Genç ve yakışıklı bir erkeğin beni böylesine arzulaması ise gururumu okşuyordu.

    Akşam evde vibratörle kendimi tatmin etmeye çalışırken kapının açıldığını duydum. Kocam Hakan’dan başkası olamazdı bu. Geleceğini söylememişti, sürpriz yapmak istemişti demek ki. Hemen koşarak kucağına atladım ve öpüşmeye başladık. İkimiz de bir haftadır sikişmediğimiz için perişan haldeydik. Kucağından inip önünde diz çöktüm ve bir çırpıda pantolonunu indirip yarrağını ağzıma aldım. Yarrak yemeyi çok sevdiğim için mükemmel sakso çekerim. Üstelik şimdi bir haftadır yarraksız kaldığım için deli gibi yalıyordum Hakan’ın sikini. Ayakta resmen zevkten bayılacaktı. Beni hemen yatak odasına götürdü ve yatağa atıp hiç vakit kaybetmeden amıma girdi. İkimiz de sikişsiz geçen bir haftanın acısını çıkarıyorduk.

    Sabaha kadar amımı götümü sikti. Üçüncü postadan sonra yorgunluktan yatağa yığıldık. Hakan’ın göğsüne uzandım. Konuşmaya başladık. Hakan, “Tuğçe, bu böyle olmayacak. Otel odalarında 31 çekmekten mahvoldum. Her gece yan odalardan gelen sikiş seslerini duydukça delirecek gibi oluyorum!” dedi. “Evet ben de öyleyim. Eve gelir gelmez kendimi yatağa atıp vibratöre sarılıyorum, ama yetmiyor. Resmen psikolojim bozuldu yarraksızlıktan!” dedim. Hakan yüzüme birkaç saniye baktı ve “Neden başkalarıyla sikişmiyoruz?” dedi. Çok şaşırmıştım. Kaşlarımı kaldırarak Hakan’a baktım.

    Hakan devam etti, “Kendimize eziyet ediyoruz. Libidomuz o kadar yüksek ki, sikişmeden duramıyoruz. Kıskançlığı bir tarafa bırakalım. Hem son zamanlarda monotonlaşan seks hayatımızı da renklendiririz belki!” dedi. Benden bir cevap bekliyordu şimdi. Ne diyeceğimi bilemedim. Biraz düşününce mantıklı geldi. Hakan bazen bir haftadan fazla süre evde olmuyor ve ben resmen kahroluyordum. Kendimize bu işkenceyi yapmanın bir manası yoktu. Hem çevremde bir sürü kolayca kendimi siktirebileceğim çekici erkek vardı. “Tamam, bana da mantıklı geldi. Eğer sıkıntı çıkmayacaksa deneyelim!” dedim. Hakan bu cevabı duyunca rahatladı. O gece beni bir posta daha sikti ve sarılıp uyuduk.

    Hakan iş seyahatine gider gitmez icraata başladı. Her gece otel odasına bir kadını alıp evire çevire sikiyordu, sonra da bana anlatıyordu. Onun bu kadar rahatlaması ve mutlu olması beni de sevindirmişti. Ben henüz kendimi kime siktiereceğime karar vermemiştim.

    Bir gün okuldaki son sınıf öğrencilerini öğleden sonra üniversite gezisine götürdüler. Ben de öğretmenler odasında oturuyordum ki, sabah girdiğim sınıflardan birinde sınıf defterini imzalamayı unuttuğumu fark ettim. Öğretmenler odasından çıktım ve sınıfa doğru yürüdüm. Sınıfın kapısına geldiğimde içeriden sesler duymaya başladım. “Aferin orospu, böyle devam et!” diyordu birisi ve bu kişi Emre’ydi. Hemen anahtar deliğinden içeri baktım. Emre, okulun en orospu kızı Buse’yi önünde diz çöktürmüş, ağzını sikiyordu. Kanım donmuştu, o şekilde kalakalmıştım. Emre kızın saçlarından sıkıca tutarak sertçe ağzını sikiyordu. Demek ki okul gezisinden kaytarıp kendilerini ilk buldukları boş sınıfa atmışlardı.

    İlk dikkatimi çeken şey Emre’nin kocaman siki oldu. Ağzım açık kaldı onu görünce. Kocamınkinden bile daha büyük, kalın ve düzgündü. Ne yapacağımı bilemedim. İzlemeye devam ettim. Emre, Buse’yi ayağa kaldırdı ve sıraya domalttı. Bir çırpıda taytını indirip, zenci yarrağı gibi olan sikini orospunun amına geçirdi. Geçirir geçirmez de eliyle ağzını kapattı, çünkü Buse çığlık atıyordu. Amını yırtmıştı resmen kızın. “Sus lan orospu, bizi yakalattırırsan götünü sikerim!” dedi ve amını sikmeye başladı. Emre gibi kibar ve nazik bir çocuğun bu derece vahşileşmesi beni çok etkiledi. Buse’nin kalçalarını, memelerini tokatlıyor, saçlarından asılıp, suratına tokatlar atıyordu.

    Daha sonra Buse’nin kafasını sıraya dayayıp, bir eliyle saçlarını kopartacakmış gibi kavradı, diğer eliyle de kolunu beline getirip o şekilde tuttu ve amansızca sikmeye devam etti. Buse bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Orospunun zevkten gözlerinin kaydığını görebiliyordum. Gördüklerime inanamıyordum. Terlemeye ve titremeye başladım. Uzun zamandır beni gözleriyle siken Emre şimdi okuldaki bir kızın amını dağıtıyordu, hem de tam benim sevdiğim şekilde.

    Emre bir güzel siktikten sonra Buse’yi önünde diz çöktürdü ve ağzına boşaldı, ama ne boşalma! Oluk oluk boşalıyordu. Buse döllerinin hepsini ağzına alamıyordu. En sonunda Emre’nin boşalması bitti. Buse’nin ağzı yüzü gözü döl içinde kalmıştı, bir kısmını yuttuğu halde. Benim artık ayakta duracak halim yoktu. Amımdan çıkan sular külodumdan taşmış, bacaklarımdan akıyordu. Kendimi hemen bir tuvalete attım ve amımı deli gibi okşayıp parmakladım. Zangır zangır titriyordum, kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Zevkten avazım çıkana kadar bağırmak istiyor fakat bağıramıyordum. Beynim uyuşmuştu. En sonunda boşaldım. Kan ter içindeydim. O an karar verdim. Kendimi Emre’ye siktirecektim.

    Akşam bunu telefonda kocama anlattığımda şaşırdı, “Neler olacağını çok merak ediyorum, işiniz bitince bana rapor ver!” dedi ve otel odasındaki Rus çıtırı sikmeye kaldığı yerden devam etti.

    Ertesi gün Emre’yle dersimiz vardı. Sabah erkenden kalkıp duş aldım. Vücudumun her yerini kremledim. Bacaklarımı daha güzel göstermesi için biraz yağladım. Güzel bir makyaj yaptım. Üstüme dar beyaz bir gömlek giydim, her zamanki gibi cesur şekilde açık bıraktım düğmeleri. İçime südyen giymedim. Altıma dar kısa bir etek giydim, gömleğimi eteğin içine soktum. Ayaklarıma da kırmızı topuklu ayakkabı giydim. Bu halimle pørnø filmlerdeki sekreterlere benziyordum. Bu eteği özellikle seçmiştim çünkü kalçalarımı çok ön plana çıkarıyordu.

    Daha okulun bahçesinde arabamdan iner inmez yine tüm gözler üzerime kilitlendi. Tüm erkeklerin azgın bakışlarıyla okul binasına girdim. Koridorda Emre’yi gördüm. “Hocam, bu ne güzellik ya, okuldaki kızları kıskançlıktan öldüreceksiniz!” dedi. Bunu duyunca içim bir hoş olmuştu. “Teşekkür ederim canım!” dedim gülerek ve yanından geçip öğretmenler odasına yürüdüm. Emre’nin arkadan götüme baktığından emin olduğum için orospu gibi kıvırta kıvırta yürüyordum.

    Son ders zili de çaldı. Emre’yle 10 dakika sonra derse başlayacaktık. Lavaboya gittim. Gömleğimin düğmelerinden birini daha açtım. Südyensiz memelerim patlayacak gibi duruyordu şimdi. Sağımdan veya solumdan bakan birisi rahatlıkla memelerimi uçlarına kadar görebilirdi. Eteğimi de biraz yukarı doğru kıvırdım. O kadar sexy olmuştum ki, ben bile etkilendim kendimden. Okulda Emre’yle benim dışımda kimse kalmadığı için biraz rahattım. Sokakta birisi beni bu halde görse eskort sanardı muhtemelen.

    Tuvaletten çıktım ve sınıfa girdim. Emre sırada oturuyordu, beni görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Baştan aşağı tüm vücudumu süzdü. “Hayırdır Emre, neye bakıyorsun öyle?” dedim gülerek. “Gözlerimi alamıyorum hocam sizden, çok güzelsiniz!” dedi. Emre son zamanlarda çok cüretkar konuşuyordu benimle ve bu beni delirtiyordu. Teşekkür ettim ve yanına oturdum. Derse başladık başlamasına, ama Emre dersle değil, sadece benim vücudumla ilgileniyordu.

    Biraz öne eğildiğim için memelerim artık iyice meydana çıkmıştı, dibimde duran Emre’nin onları görmemesi imkansızdı. Eteğim de kalçalarıma kadar sıyrılmıştı. Emre’yle çok yakın oturuyorduk birbirimize. Bacağımı onun bacağına yapıştırdım. Hafiften irkildi ama bacağını çekmedi. Pürüzsüz, kaymak gibi gibi bacaklarımı hissetmesinin onun kalkık yarrağını daha da sertleştirdiğini görebiliyordum pantolonundan. Üstelik bana belli etmeme gibi bir derdi de yoktu artık. Emre’yi her gördüğümde Buse’yi sikişi aklıma geliyordu ve beni de öyle sikmesi için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Emre iyice zorlanmaya başladı. Ben de çok heyecanlıydım ve sırılsıklam olmuştum. Resmen oğlum yaşındaki birine, hareketlerimle (Sik beni!) diyordum evli olduğum halde. Sırılsıklamdım. Emre o an üzerime saldırsa hiçbir tepki vermez, onunla orada sikişirdim.

    Mola verdik. Emre koşarak tuvalete gitti, yine 31 çekecekti belli ki. Ben ise yaptığım şeyin ne kadar doğru olduğunu düşündüm bir an. Sonuçta kocam bana izin vermişti ve ben beni son derece arzulayan genç bir delikanlıya siktirecektim kendimi, bunun neresi yanlıştı? Ben bunları düşünürken Emre sınıfa girdi. Biraz rahatlamıştı. Sıraya oturdu ve havadan sudan konuşmaya başladık:

    – “Emre, sevgilin yok mu senin?”

    – “Yok hocam!”

    – “Aa, tüm okulun kızları senin peşinde! Senin gibi bir erkeğin sevgilisinin olmaması beni çok şaşırttı!”

    – “Ben olgun kadınlardan hoşlanıyorum hocam!”

    – “Benim gibi mi?”

    – “Şey… Evet…”

    – “O zaman neden dün Buse’yi siktin?”

    Emre kıpkırmızı oldu. Bu kadar ileri gitmemi beklemiyordu şüphesiz. Bir şeyler söylemeye çalıştı fakat söyleyemedi. Terlemeye başlamıştı utancından. “Aman, niye utanıyorsun canım? Sen sikmeyeceksin de kim sikecek?” dedim kahkaha atarak. Emre şaşkınlık ve utanç içindeyken devam ettim, “Hem Buse’yi sikmeyen mi kaldı okulda sanki, sen de iyi dağıttın kaşarı!” dedim yine gülerek. Daha fazla üstüne gitmek istemiyordum. İstediğim kıvama gelmişti çünkü. “Neyse, dersimize devam edelim biz!” dedim.

    30 dakika daha çalıştık, fakat Emre’nin kafası yine derste değildi. Dersi bitirdik. “Emre, burada rahat edemiyoruz. Bundan sonra benim evde yapalım dersleri. Hem kocam da evde olmuyor, rahat rahat çalışırız!” dedim gözlerine azgın bir bakış atarak. “Tamam hocam, siz nasıl isterseniz!” dedi. Niyetimi anlamıştı.

    İki gün sonra kendi evimde Emre’ye kendimi siktirecektim…

    cinsellik hikayesi erotik hika gerçek sex hikayeleri se hik seks hikaye seks hikayeleri sekx hikayesi sesk hikayeleri sevişme hikaye sez hikayeleri yaşanmış sexs hikayeleri
  • Yengeme Çivileme Gömdüm – Seks Hikaye

    Yengeme Çivileme Gömdüm – Seks Hikaye

    Merhaba, ben İsviçre’den Kerem. Karımla ateşli bir sikişmenin ardından yatağa uzanmış konuşuyorduk. Karım, “Biliyor musun aşkım, seninle evli olduğum için çok şanslıyım! Bugün Leyla ile biraz sohbet ettik, üzüldüm kadının durumuna!” dediğinde, “Ne varmış ki Leyla’nın durumunda?” diye sordum. Karım, “Anla işte, kadıncağız kendi kendini tatmin etmek zorunda kalıyormuş!” dediğinde, yıllardır saygı ve hürmetten başka bir şey göstermediğim Leyla yengemi sikme arzusu oluştu bende. Karım Leyla yengem hakkında konuşurken benim yarak yeniden sertleşti ve karımı domaltıp bir güzel siktim. Tabii yengemi siktiğimi hayal ederek sikmiştim bu ikinci postayı.

    Cemal abimin karısı Leyla yengem 32 yaşında, 1.60 boyunda ve tahminen 60 kiloda, balık etli, tesettürlü, ama dar giyinen, bluzundan iri memeleri, uzun ama vücut hatlarını belli eden eteğinden yuvarlak dik ve dolgun kalçaları belli olan güzel bir kadın. Dediğim gibi önceleri asla kötü gözle bakmadığım yengeme aniden başlayan ilgimi farketttim. Onu hayal edip (evli olduğum halde!) 31 çekmelere başladım. Yengemin amını götünü yalayıp siktiğimi düşleyerek kuduruyordum ve o niyetle karımı sikiyordum.

    Leyla yengeme olan ilgimi belli etmeye karar verdim. Bakışlarımla 6 aylık bir test etme süreci geçti. Çay kahve verirken elini sıvazlamakla test etmeyi sürdürdüm, negatif bir tepkki yoktu. En son onların evlerindeyken mutfağa sigara içmeye gittim. Yengem çay koymaya gelmişti mutfağa, o fırsatı değerlendirip büyük testi yaptım, arkasına yanaşıp kalçasına sürtündum. Yengem dönüp baktı, hiçbir şey demeden içeri gitti. Sigaram bitince ben de geçtim içeriye, oturdum, devamlı yengemi süzdüm. Yengem de kaçamak bakışlarla bana bakıyordu. O gece mutlu ve heyecanla eve döndüm.

    İki gün sonra Pazartesiydi, sabah 10:00 gibi abimin evini telefonla aradım. Biliyordum ki abim çalışıyordu ve çocuklar okuldaydı. Yengem açtı telefonu, “Buyur abi ne oldu? Cemal çalışıyor, bir şey diyeceksen akşam 6 gibi gelir!” dedi. “Biliyorum, yengemi arayıp halini hatırını soramaz mıyım?” dedim. “Lütfen abi, hiç doğru değil bu tavırların, unutalım, ben bunu kabul edemem!” dedi. “Neyi yenge?” dedim anlamamış gibi. Yengem, “Uzun zamandır bana bakışların, dokunuşların ve geçen geceki hareketinden bahsediyorum! Bana bunu yapma, ben zor duruma girerim!” dedi. “Hiçbir şey anlamadım yenge, bunu konuşalım, bir yanlışlık var!” dedim. Yengem, “Konuşacak bir şey yok, kapatalım lütfen!” dedi. “Hayır, öğlen çocuklar yemekten sonra okula gidince geliyorum, konuşacağız!” dedim ve telefonu kapattım.

    Saat 14:00 gibi gittim evlerine, zile bastım. Leyla yengem kapıyı açtığında gözlerime inanamadım. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Yengemin saçları açıktı ve yeni banyo yaptığı saçlarının ıslaklığından belli oluyordu. Her zaman kapalı giyinen yengem diz üstü bir etekle dekoltesi olan bir gömlek giymiş, süslenmiş, püslenmiş, parfüm sürünmüş, hafif de makyaj yapmıştı. İçeri girdim, kapıyı kapattım ve hemen kapının yanında duvara yaslayıp, “Sen de istiyorsun! Seni bir kere sikmeden şurdan şuraya gitmem!” diye dudaklarına yapıştım. Yengem itiraz etmeye çalıştı, direndi, ama sonuçta kendini bıraktı kollarıma, bana karşılık verdi. Birbirimizi yedik orda. Koridorda yavaş yavaş soyunarak elimden tutup yatak odasına çekti beni…

    Yatak odasında, üstümüzde kalan son parça giysileri de çıkarıp yatağa uzattım yengemi. Göğüslerinden yalamaya başladım, göbeğini, sonra da amını yalamaya geçtim. Ben amını yaladıkça yengem, “Hadi aslan kayınım, yanıyorum, sik yengenin amını!” diye inliyor başını sağa sola atıyordu. Amının suları ağzıma gelmeye başladığında, “Hadi, sik artık!” diyerek beni üstüne çekti. Bacak arasına yerleşip yarağımı amına köklediğimde, “Aahhy, oyyh, evet, işte bu, kökle yiğidim, taşaklarını da sok!” diyerek belime sarılıp beni kendine bastırıyor, zevkten uçuyordu. Yarağımı yavaşca ucuna kadar çıkarıp sertçe geri daldırıyor, yengemi inletiyordum. Her soktuğumda büyük haz alıp, “Evet, böyle işte, sok aşkım, amımı yırt!” diye boynmu boğazımı öpüyor yalıyordu. Gozlerini hiç kapatmamış, gözgöze bakışarak sikişiyorduk. Gözlerinden ateş çıkacak gibiydi. Aldığı zevkten ışıldayan gözbebekleri iki kat büyümüş, bana kocaman bakarak arzu ve şehvetini belli ediyordu…

    O pozisyonda yengemi 10 dakika falan sertçe pompalayarak siktim. Terlerimiz vücutlarımızı birbirine yapıştırmıştı. “Daha sert ister misin yenge, istersen çivileme sikerim!” dedim. Yengem hemen, “İsterim, ama çivileme dediğin nasıl oluyor bilmiyorum!” dedi. Yataktan indim, “Yere in yenge, halının üstünde köpek duruşuna geç, başını yere koy, götünü iyice havaya dik!” dedim. Yengem hemen dediğimi yaptı, amı götü önümde havaya dikildi.

    Ayakta bacaklarımı ayırıp kalçalarını araya aldım, yarağımı aşağı büküp amına diklemesine son gücümle soktum. Bu pozisyonda ben daha rahattım, ayakta elimle duvardan destek alarak pompalıyordum. Yengem zor durumdaydı, ama zevkten dört köşeydi, umurunda değildi. Ben kökledikce yüzü yere sürtünüyor, götünü havada tutmak için efor sarfedip yoruluyor, ama bütün bunlara değecek zevki alıyordu. “Aslan kayınım, erkeğim, hadi dibini bul yengenin amının, kökle, taşaklarını da sok!” diye tahrik edici şeyler söyleyip beni azdırıyordu. Amına kökledikçe kasıklarım kalçalarına vuruyor, terli kasıklarımdan ‘Şlap şulap, şlap!’ ses gelirken, yengemin iyice sulanmış amından da ‘Cork, curk, cork!’ sesler çıkıyordu…

    15 dakika falan siktikten sonra benim yarak nerdeyse patlayacaktı. “Yenge ben boşalmaya yaklaştım, sen ne alemdesin?” diye sordum. Yengem, “Sikmeye devam et aşkım, ben de yaklaştım, az kaldı, hadi durma!” dedi. Birkaç kez daha pompalayınca yengem, “Ayyyhhh, oyyyhhh, ayyşşş, bittim, ay aşkım, tamam geldim, offff!” diyerek kasıldı kaldı. Burnundan derin derin nefes alıyordu. Yorulmuş, götünü havada tutacak gücü kalmamıştı, bıraktı kendini, yere yüzüstü uzanıverdi.

    Ben ise elimde kazık gibi yarakla ayakta kaldım, “Eee, ben boşalmadım daha yenge?” dedim. Yengem yan yatarak, “Tamam aşkım, dur bir dakika nefesleneyim, boşaltırım beni seni, uzan yanıma!” dedi. Yanına uzandım, birbirimize sarıldık. Yengem dudaklarımı öpüp, “Mahvettin beni Piç, tam üç kez getirdin beni!” dediğinde, ben gülerek, “Hani başta istemiyordun, noldu orospu?” dedim. Yengem de, “Kes sesini piç, boşaltmadan gönderirim bak!” diyerek güldü. Sonra sırtüstü yatıp, “Gel memelerimin arasında boşal!” dedi ve elleriyle memelerini sıkıştırdı. Yengemin üzerine çıktım, yarağımı memelerinin arasına soktum, sanki amcık siker gibi gidip gelirken çok sürmedi boşalmam. Memelerinin arası ve boyun boğaz bölgesi döllerimle vıvık vıcık oldu. Yengem tuttuğu memelerini bırakıp, “Üstüme uzan aşkım!” dedi, döllerimi eliyle krem gibi vücuduna sürdü. Uzandım üstüne, biraz öpüştük, konuştuk…

    Yengem ağırlığım altında nefes almakta zorlanınca kalktım üzerinden, elinden tutup yengemi de kaldırdım ayağa. Birlikte duş aldık, kurulanıp çıktık. Ben yatağa oturdum, yengem de yanıma oturdu. Belime sarılıp başını göğsüme koyarak, “Abinle 12 yıldır evliyim, hayatımdaki tek erkek o oldu. Ama bugün anladım ki şimdiye kadar ben hiç sikilmemişim. Seninle madem bu haltı yedik, bir kere ile kalmasın, beni herzaman sik, tamam mı aşkım?” dedi. Yengemin saçlarını okşayıp, “Tamam aşkım!” dedim.

    cinsel ilişki hikayeleri cinselhikaye erotik hikayeker gerçek seks hikayeleri hikayeler sex kızlık bozma hikayeler sex anıları sex hikaye sex hikayeler sex hikayeleri sex yazıları sexs hikayeler yaşanmiş seks hi̇kayeleri̇
  • Teyzem Yarrağa Doymuyor – Ensest Hikayeler

    Teyzem Yarrağa Doymuyor – Ensest Hikayeler

    Merhaba, ben Erkan, 22 yaşında üniversite öğrencisiyim. Sizlere teyzemle olan ilişkimden bahsetmek istiyorum. O zamanlar ben 17 yaşındaydım ve teyzem de 29 yaşındaydı. Kendisi evin küçüğü, esmer güzeli bir kadındır. Teyzem şuan 34 yaşında, 6 yıldır evli, 3 yaşında da dünyalar tatlısı bir kızı var.

    Dediğim gibi, ozaman 17 yaşındaydım. Aylardan Hazirandı ve okullar yeni kapanmış, biz de Mersin’deki yazlığımıza geçmiştik. Teyzem de yeni evlenmiş, eniştemle birlikte bize hem ziyaret, hemde bir haftalık tatil niyetiyle gelmişlerdi. Oldum olası teyzeme hayrandım, çok güzel vücudu, sexy bacaklarıyla beni benden alırdı. Teyzemi düşünerek sürekli 31 çekerdim. Teyzemler geldiğinde öğlen saatleriydi. Selamlaşma faslından sonra oturduk ve sohbet etmeye başladık. Ben yüzmeden yeni geldiğim için üstümde sadece şort mayo vardı. Badi yaptığım içinde kaslı bir vücuda sahibim. Teyzem bana, “Erkan çok yakışıklı olmuşsun, kasların süper, buralarda kız bırakmazsın sen şimdi!” dedi. Teyzem de minicik bir elbiseyle gelmiş, o sexy bacaklarıyla beni deli etmişti.

    Teyzeme teşekkür ettim ve “Senin kadar güzelini bulamam teyze!” diyerek ona iltifat ettim. Teyzemin çok hoşuna gitmişti. Tabi benim de çok hoşuma gitmiş ve sikim hafiften kalkmaya başlamıştı. Ben, “Duşa giriyorum!” diyerek salondan ayrıldım ve banyonun yolunu tuttum. Amacım banyoya girip 31 çekip rahatlamaktı, çünkü teyzemi o şekilde gördükçe sikime daha fazla sahip çıkamayarak herkese belli edebilirdim. Banyoya girer girmez hemen şortumu indirip 31 çekmeye başladım. Daha birkaç dakika geçmişti ki, aniden banyonun kapısı açıldı ve ben elimde sikim 31 çekerken teyzemle birbirimize baka kaldık. Heyecandan kapıyı kilitlemeyi unutmuşum. Teyzem pis pis gülerek, “Pardon!” deyip banyodan çıktı ve kapıyı kapattı. Rezil olmuştum ve kendime çok kızmıştım.

    Sonra düşündüm de, hadi ben kapıyı kilitlemeyi unuttum, ama herkesin içinde banyoya gittiğimi söylediğim halde, teyzem niye kapıyı bile tıklatmadan daldı banyoya diye kafama takıldı. İşin içinden bir türlü çıkamıyordum. 31 çekmeyi bıraktım, ki zaten heves meves kalmamıştı. Duşa girip yıkanıp çıktım. Salona geçtiğimde sofra hazırlanıyordu. Teyzem bana bakarak sürekli gülüyordu. Ben utancımdan kıpkırmızı olmuş halde geçtim köşeye oturdum. Eniştem Murat yanıma geldi ve sohbet etmeye başladık. Konu kızlardan açılınca, eniştem bana, “Sevgilin var mı? Yada sürekli takıldığın biri?” diye sorunca, teyzem gülerek araya girdi ve “Yoktur onun bir kız arkadaşı!” dedi. Yani, (Bir kız arkadaşı olsaydı 31 çekmezdi!) demeye getirip bana laf çakıyordu.

    Yemek yedikten sonra, teyzem, “Hadi Erkan sahile gidelim, hem güneşlenir, hemde yüzeriz!” dedi. Teyzeme, “Tamam!” dedim ve enişteme de, “Sen gelmiyor musun?” diye sordum. Eniştem, “Yok, ben iyiyim böyle, siz gidin!” dedi. Teyzemle yalnız gidecektik ve ben az önce yaşanan olaylardan dolayı utanç içerisindeydim. Sahil eve biraz uzaktı ve yürüyerek gidiyorduk. Yolda dayanamadım ve “Teyze beni öyle gördüğün için kusura bakma!” dedim. Teyzem kahkaha attı ve “Gençsin, olur böyle şeyler!” dedi ve gözleriyle sikimi işaret ederek, “Hem o neydi öyle, hortum gibiydi!” dedi. Teyzemin bu söylediğine şok olmuştum, “Anlamadım teyze?” dedim. Teyzem de, “Enişteninkiyle kıyasla seninki hortum gibi, seninle olacak kızlar çok şanslı!” dedi.

    Aman Tanrım, neler konuşuyordu teyzem! Ben bu sözlerin karşında neye uğradığımı şaşırdım ve sikimi kontrol edemez duruma geldim. Havluyla sikimi saklayarak sahile vardık. Ordan iki şezlong kiraladık ve güneşlenmeye başladık. Teyzem üstündeki deniz kıyafetini çıkardı ve bikinisiyle şezlonga uzandı. Çantasından güneş kremi çıkardı ve yüzüne kollarına sürmeye başladı. Sonra da yüzüstü döndü ve kremi bana uzatarak, “Hadi, teyzene biraz yardımcı ol bakayım!” dedi. Ben ayağa kalkmak istemiyordum, çünkü sikim şortumu yırtacak derecede kalkmış ve üstünü havluyla gizlemiştim, her ne kadar indirmeye uğraşsam da, teyzemi bikinisiyle gördükçe deli oluyordum.

    Teyzem yüzünü bana döndürüp, “Hadisene!” deyince, havlunun altından elimi şorta sokup sikimi düzeltip ayağa kalktım. Her ne kadar düzeltmeye çalışsam da çok belli oluyordu. Teyzem beni o şekilde görünce yine kahkaha atmaya başladı. Ben ise utancımdan tekrar yerime geçtim oturdum. Teyzem, “Tamam tamam, özür dilerim, olur böyle şeyler, gençsin!” diyerek benim gönlümü almaya çalışıyordu. Sonra, “Hadi gel!” dedi. Utancımdan biraz inmiş olan sikimle kalkıp teyzemin yanına gittim ve sırtına krem sürmeye başladım. Ben sürdükçe teyzem, “Biraz aşağıya… biraz daha…” diyerek iyice beline kadar indirdi beni.

    Teyzemin götü çok güzeldi ve ellerim onun yakınlarında gezdikçe deli oluyordum. Teyzem, “Hadi biraz bacaklarıma, oradan da baldırlarıma doğru sür!” dedi. Ben, “Teyze oralara kendin de sürebilirsin!” dedim. Çünkü yıllarca hayalini kurduğum, öpüp yalamak istediğim bacaklarına elimi sürdüğüm andan itibaren kontrolümü feci şekilde kaybedebilirdim. Teyzem de, “Hadi ikiletme beni, sana ne diyorsam onu yap!” dedi. Ama bunu emir kipiyle söyledi. Ben de, “Benden günah gitti!” dedim. Evet bunu yanlışıkla sesli olarak söylemiştim. Elime krem sürmeyi unutarak elimi bacaklarına attım. Teyzem gülmeye başladı ve “Krem süreceksin şapşal!” dedi. Ses çıkarmadım ve elime azıcık krem döküp sürmeye, hatta okşamaya devam ettim. Artık çekinmeyi bıraktım ve hayalini kurduğum bacakları okşamaya başladım.

    Teyzemin kısık bir sesle, “Biraz yukarı, baldırlarıma doğru!” dedi. Dediğini yaptım ve biraz üstüne çıkarak, ellerimi baldırlarında gezdirmeye, çaktırmadan da arada göt yanaklarına götürerek dokunmaya başladım. Teyzem bu dokunmalarım sonrası hafiften kıvranmaya başlayıca teyzeme baktım ve dudaklarını ısırırken gördüm. Bu beni daha çok cesaretlendirdi ve artık elimi iyice götüne, hatta amına bile sürmeye başladım. Teyzem artık inlemeye başlamıştı. Az sonra bana, “Seni rahatlatmamı ister misin?” dedi. Ben, “Ne tür bir rahatlama?” diye sorunca birden kalktı ve beni elimden tutarak denize götürdü.

    İyice açıldık. Bana yaklaşıp ellerini boynuma koydu, bacaklarını da belime doladı ve amını sikimin üzerine getirdi. Dudaklarımız az kalsın birbirine değecekti. Kucağımda teyzemi taşıyarak zorda olsa suya düşmemeye çalışıyordum. Az sonra olan oldu be boşaldım. Boşaldığım gözlerimden belli olmuştu ki, “Rahatladın mı?” diye sordu. Başımı oynatarak, “Evet!” dedim. Teyzem de, “Ama ben rahatlamadım, ben ne olacağım?” deyince kalbim güm güm atmaya ve sikim tekrar kabarmaya başladı. Ben duyduğum bu söz karşında dilimi yutmuş şekilde sessiz sessiz duruyorken, teyzem heyecanlı bir ses tonuyla, “Nasıl yapalım? Otele gidelim, gelirken bir otel gördüm sanki. Oraya gideriz, hem saat daha 3, zamanımız var!” dedi. Ben dilimi yutmuş gibiydim. Teyzem, “Hadisene, ne anlatıyorum ben burada?” deyince kendime geldim.

    Hızlıca denizden çıkıp kurulandık. Teyzem de bir çırpıda deniz kıyafetini giydi ve elimi tutup peşinden sürükledi beni. Ben halen yaşadıklarımın şokundaydım. Yolda teyzem, “Bu yaşadıklarımız aramızda kalacak, kimse bilmeyecek, tamam mı?” dedi. Ben de, “Tamam teyze!” deyince, “Teyze yok! Bugün senin teyzen değilim, sevgilinim!” dedi. Bahsettiği otele varmıştık. “Sen dışarıda bekle, ben bize bir oda ayarlayım!” dedi. Birkaç dakika sonra da anahtarla geldi ve yine elimden tutarak odaya çıktık.

    Odaya girer girmez teyzem kapıyı kapattı ve dudaklarıma yapıştı. Sömürerek dudaklarımı, boynumu, kaslı gögüslerimi öpüyor, kokluyordu. Ben de artık daha fazla dayanamadım ve teyzemi yatağa fırlatıp üstündekini bir çırpıda soyup, bikinisi üstündeyken vücudunu öpmeye başladım. Teyzem sürekli, “Erkeğim, aşkım!” diyordu bana. Ben şortumu indirdim, teyzem de bikinisinin üst tarıfını çıkardı. O muhteşem memeleri gözlerimin önündeydi, hemen yumuldum, öpüp yalamaya başladım. Teyzem de elini sikime atıp sıvazlamaya başladı. Uzunca bir süre sadece yiyiştik. Teyzem bikinisinin altını da çıkarınca ikimiz de çırılçıplak kaldık.

    Teyzem hemen beni sırt üstü yatırdı ve sikimi ağzına aldı. “Ben böyle yarak görmedim!” diyerek sikimi yalayıp yutuyordu. Ben de gözlerimi kapatmış halde aldığım zevkin doruklarını yaşıyordum. Teyzem sikimden ağzını çekti ve direk üstüme çıkarak sikimi ateş gibi yanan amının içine yavaşca sokmaya başladı. Daha önce bir kızla öpüşmüş ve sakso çektirmiştim, ama ilk defa biriyle sikişiyordum ve o kişide hayallerimi süsleyen teyzemdi. Artık teyzem sikimin tamamını içine almış ve kucağımda zıplamaya başlamıştı. Ama öyle bir çığlık atıyordu ki anlatamam. Ben de ellerimi teyzemin beline atarak rahatça zıplamasını sağlıyordum…

    Teyzemin zıplarken yorulduğunu fark edince, pozisyon değiştirmek için onu kucağımda tutarak altıma aldım ve amına seri şekilde pompalamaya başladım. Teyzem de hemen bacaklarını elime doladı ve altımda inlemeye başladı. Gözlerinden aldığı zevki okuyabiliyordum. Teyzem altımda inlerken o kadar güzeldi ki, dudaklarını öpmeye doyamıyordum. Teyzem fazla dayanamadı ve titreyerek orgazm oldu. Ben de kendimi tutamadım ve yanlışlıkla içine boşaldım. İkimiz de nefes nefeseydik.

    Üstünde biraz kalıp, amından çıkıp yatağa devrildim. Teyzem yanıma yanaştı. Başını göğsüme koyup, elleriyle vücudumu okşarken, bacaklarını da üstüme daha doğrusu sikime doğru atarak bacaklarını sürtmeye başladı. Halen yaşadıklarımıza inanıyordum, içimde biraz da korkuyla karışık pişmanlık vardı. “Ne yaptık biz!” dediğimde, teyzem, “İkimizin de istediği şeyi yaptık!” diyerek göğsüme küçük öpücükler kondurmaya başladı. O an telefonu çaldı. Arayan eniştemdi. Telefonu açtı ve bana bakarak, “Efendim hayatım?” dedi. Ama sanki ona değil de bana demiş gibiydi. Eniştemin sesini duyuyordum, teyzeme, “Ne yaptınız, yüzdünüz mü?” deyince, teyzem, “Evet, Erkan’la çok eğleniyoruz, Erkan bir yerden bahsetti, çok güzelmiş, oraya da uğrayacağız, biraz geç geliriz!” dedi. Eniştem de, “Peki tamam!” dedi.

    Teyzem telefonu kapattı ve “Mal herif boynuzlanmayı hak etti!” dedi. Ben teyzemin bacaklarını okşarken, “Hayırdır teyze, mutlu değil misin?” dedim. Teyzem, “Yok! Enişten beni sikemiyor, evlediğimizden beri ilk defa beni sen orgazm ettin!” dedi. Teyzemin adına çok üzüldüm. Bu kadar güzel bir kadın, ama doğru dürüst sikeni yoktu. “Yazık olmuş sana teyze!” deyince, “Evet, ama bundan sonra beni orgazm edecek, beni güzelce sikecek biri var artık! Senin kaslı vücudunu sabah öyle görünce o kadar çok arzuladım ki seni, senin de beni arzuladığını çoktan biliyordum, sana bilerek frikik verdim ve banyoda 31 çekmeni ümit ederek seni bastım!” dedi. O an teyzemin içine boşaldığım aklıma gelmişti. “Teyze, içine boşaldım, sorun olmaz mı?” deyince, “Yok olmaz, doğum kontrol hapı kullanıyorum, ama bundan sonra sürekli kondom kullanırsın, ne olur ne olmaz!” dedi.

    Ben, “Bundan sonra mı?” deyince, “Ne yani, bu kadar mı zannettin şapşal? Seni kimseye bırakmam, artık sen benimsin, ben de senin! Fırsat buldukca beni sikeceksin!” dedi. Ben de, “Seve seve!” diyerek dudaklarına yapıştım. Biraz daha öpüşüp elleştikten sonra teyzem yine kıvama gelmiş ve sikim de tekrar iş başı yapmak için hazırdı. Ama bu sefer hızlı davranmayıp zevkini çıkararak sikecektim teyzemi. Hemen ayaklarına yumuldum, ayaklarını çpüp yaladıktan sonra ayaklarını sikime sürterek sikimi iyice kendine getirdim. Sonra bacaklarına yumuldum, yalayarak yukarı çıktım ve elimi amına attım. Amının sıcaklığını hissedebiliyordum. Teyzem eliyle başımı amına bastırdı. Bu amını yalamam için bir işaretti. Daha önce hiç am yalamamıştım. Yavaş hareketlerle dilimi amında gezdirmeye başladım. Teyzem yine inlemeye başlamıştı. Çok tuzlu ve ekşi bir tadı vardı amının, kokusu da biraz değişikti. Ne yalan söyleyim, çok hoşuma gitmemişti, o yüzden yalamayı bırakıp, teyzeme, “Domal!” dedim. O da hemen domaldı.

    Sikimi arkadan amına sürtmeye başladım. Teyzem, “Hadi sok artık!” diye kıvranıyor, eriyip bitiyordu. Tek hamlede girdim amına ve seri şekilde pompalayarak 10-15 dakika kadar siktim teyzemin amını. Sonra pørnølarda gördüğüm gibi 66 pozisyonuna geçip, bir bacağını kaldırdım ve amına girdim tekrar. Daha girer girmez teyzem yine orgazm oldu. Bir 10 dakika da öyle sikip bu sefer biraz da olsa kendimi tuttum ve boşalırken sikimi amından çıkarttım. Döllerimin birazı içinde kaçtysa da, çoğu amının üzerine gitti. Bu benim üçüncü boşalmamdı ve hiç alışkın olmadığımdan çok yorulmuştum. Sikişmeye son verdik, akşama kadar sadece birbirimizi elleyip öpmeye devam ettik.

    Akşam eve geldiğimizde hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyorduk. Teyzemi tatil boyunca siktim ve aradan 5 yıl geçmesine rağmen halen her fırsatta sikiyorum. Kimse bizden şüphelenmedi, çünkü süphe uyandıracak birşey yoktu, herkesin gözünde biz teyze yeğendik!

    eniştem beni sikti ensest pornolar ensest sex oku porn sex hikaye seç hikaye seks hikayeleri indir sikiş hikayeleri swinger sex hikayeleri türbanlı porno hikaye
  • Deliğimi Bir Türlü Bulamadı – Sex Hikayeleri

    Deliğimi Bir Türlü Bulamadı – Sex Hikayeleri

    Merhabalar, ben Fatma, 30 yaşındayım, kocam 40 yaşında. Arabamızla akşamları gezintiye çıktığımızda, kıyafetimin altına sütyen külot giymiyorum. Şehrin içinde gezerken kocamın eteğimi yukarı çekip amımla oynaması çok hoşuma gidiyor. Bunu hafada 3-4 akşam yapıyoruz. Geç saatte arabamıza biniyor, Eskişehir’in caddelerinde geziyor ve kocam bazen memelerimi dışarı çıkarıp okşuyor, yanımızdan geçen arabalar aniden yavaşlayıp bana bakıyorlar. Bu durum ikimizin de heyecanlanmasına ve daha bir azgınlaşmamıza sebep oluyor. Tabii azınca da arabayı ıssız bir yere çekip, bazen arabanın içinde, bazen de arabadan inip dışarda çılgınlar gibi sikişiyorduk kocamla.

    Bunu, monotonlaşan evliliğimize ve seks hayatımıza biraz olsun heyecan katmak için yapıyorduk. Çoğu evlilikte olduğu gibi zamanla bizim de seks hayatımız monotonlaşmıştı. Daha sonraları kocam eve seks filimleri getirmeye başladı. O filimleri birlikte seyrettikten sonra ikimiz de daha bir heyecanla sikişiyorduk. Sonradan ise ‘Kaymak Gibi Sikilen Amlar’ sitesindeki seks hikayelerini keşfettik. Bazı hikayeleri okuduktan sonra sikişmelerimizin çok daha ateşli olduğunu fark ettik. Zamanla da kendi fantazilerimizi üretmeye başladık ve arabada seks olayı da böyle ortaya çıkmıştı.

    Hatta bir keresinde kocamın bir fantazisini gerçekleştirmek için farklı bir şey yaptık. Bir gece ben orospular gibi, mini bir etekle, bol dekolteli askılı bir tişört giyinip, aşırı makyaj yaptım. Ağzımdaki sakızı ‘Cak, cuk, cak!’ diye şapırdata şapırdata çiğneyerek, Odunpazarı yolunda bir otobüs durağında kocamı beklemeye başladım. Kocam gelene kadar önümde kaç tane arabanın durup, beni arabaya atmak istediğini tahmin edemezsiniz. “Gideceğiniz yere kadar götüreyim hanfendi!” , “Kaça gidiyorsun yavrum?” , “Sakso var mı?” , “Götten de veriyor musun?” , “Lastiksiz yapıyor musun?” , “Biz üç kişiyiz, grup yapıyor musun?” gibi sorular da cabası. Ben tabii hem korkudan hem heyecandan, hem de utandığımdan hiç birine cevap bile vermiyorum. Sonunda kocamın arabasını görünce öyle bir rahatladım ki, arabaya yıldırım hızıyla nasıl bindiğimi bana sorun. Tabii o gece kocamla deli gibi sikiştiğimi söylememe gerek yok!

    Bir gece yine arabamızla gezmeye çıktığımızda, kocam elini eteğimin altına sokup külotsuz amımla oynarken, bana, “Aşkım bir delikanlı var, Eskişehir’e yeni gelmiş, ismi Hasan, çok saf ve temiz bir genç. Onunla bugün tanıştım, epey bir sohbet ettim. Yazık, üzüldüm durumuna, hiç kadın sikmemiş, hatta Geneleve bile gitmemiş, yakında askere de gidecekmiş, bana (Abi bildiğin hiç kadın var mı, arabanın benzin parasını ben veririm, arabaya kadın atsak olur mu?) diye sordu, ben de (Tamam, sabret, sana bir orospu ayarlarım!) dedim. Ne dersin aşkım, o delikanlıyı arabaya alalım mı?” dedi.

    Önce çok karşı çıktım, “Olmaz, ben böyle bir şey istemem! Ben senden başkasıyla sikişmem, ben orospu değilim!” dedim. Kocam da, “Tamam aşkım, sikişme! Ama yine de alalım, arabanın arkasında otursun, biz sevişirken o da 31 çeksin!” dedi. Bu teklifine de karşı çıktığım halde kocam Hasan’ı duraktan aldı. Hasan arabanın arkasına bindi, ben herzamanki gibi önde kocamın yanında oturuyordum. Kocam arabayı Yukarıçağlan köyüne doğru sürdü. Hava soğuk olduğu için arabanın camları sık sık buğulanıyordu. Kocam arabayı kırsal bir yerde durdurdu. Sonra benim gömleğimin düğmelerini açtı, sütyensiz göğüslerimi okşamaya ve uçlarını emmeye başladı…

    Arkadaki Hasan yana kayıp hem bizi seyrediyor, hemde 31 çekiyordu. Bu durum elimde olmadan beni heyecanlandırmıştı. Sonra Hasan, “Abi ben de memeleri okşayabilir miyim?” dedi. Ben tam itiraz edecekken, kocam bana, “Bırak okşasın!” dedi. Hasan ellerini koltuğun yanlarından uzatıp memelerime attı. O kadar güzel okşamaya başlamıştı ki, o anda heyecanım doruğa çıkmıştı. Kocamın haricinde ilk defa bir erkek memelerimi okşuyordu. Benim zevkten kıvrandığımı gören kocam, “Aşkım elini arkaya uzat, Hasan’ın yarrağını eline al!” dedi. Ben de elimi arkaya götürüp Hasan’ın yarağını elime aldım, ona 31 çekmeye başladım. Karanlıkta göremiyordum, ama ellediğim kadarıyla Hasan’ın yarağı oldukça büyük olmalıydı. Yarağının başı kocamın yarağının başı gibi normaldi, ama yarrağının gövdesi taşaklarına doğru kalınlaşıyordu. Ben yarağına 31 çektikçe Hasan kendinden geçiyordu. Benim ise amım acayip sulanmıştı ve zevkten deli oluyordum…

    Kocam, “Tamam, bırak yarrağını Hasan’ın!” deyince bıraktım. Kocam arabadan indi, arka kapıyı açıp Hasan’ı da indirip ön kapıya getirdi. Benim kapımı açıp beni de indirdi, beni arabanın kaportasına domalttı. Ben beni kocam sikecek diye bacaklarımı ayırıp beklerken, kocam Hasan’ı arkama yanaştırdı. Doğrusu o anda amıma yarak girsin de, kimin yarağı olduğu önemli değildi benim için. Ama Hasan bırakın amımın deliğini, amımın yolunu bile bulamıyordu. Elimi arkaya götürüp Hasan’ın yarağını amımın ağzına yerleştirdim ve “Hadi!” dedim. Hasan yüklenip amıma köklediğinde ikimizden de derin bir inleme çıktı. Hasan’ın yarağı içimi o kadar güzel doldurmuştu ki, içimden hiç çıkmasın diye dua ediyordum. Hasan beni sikmeye başladığında, Kocam da bize bakıp 31 çekiyordu. Benim ise hem heyecandan, hem aldığım zevten amımın suları akıyordu…

    Her şey mükemmeldi, harika sikiliyordum ki, Hasan’ın birden bana abanıp durmasıyla hayal kırıklığına uğradım. Daha iki dakika olmadan içime boşalmaya başlamıştı. O kadar çok dölü vardı ki, bitmek bilmiyordu, amımın içi dölle tamamen dolmuştu. Erken boşalmasına moralim bozulmuştu. Fakat boşalması bitince Hasan yarağını amımdan çıkarmadan içimde yeniden hareketlendi. Ve bu sefer beni yarım saatten fazla sikti, beni peş peşe 4 kez Orgazm etti. Sonunda Hasan amıma ikinci boşalmasını yapıp arkamdan çekildi. İkimiz de yorulmuştuk. Amımı dolduran dölleri silmek için kocamdan ıslak mendil istediğimde, “Silme içinde kalsın!” dedi. Toparlandık, bindik arabaya, Hasan’ı aynı otobüs durağına bıraktık, oradan da eve geçtik.

    Eve girer girmez kocam elimden tutup beni yatak odamıza götürdü. Hasan’ın dölleri halen içimde dolu dolu duruyordu. Kocam beni soyup yatağa uzattı. Eliyle amımdaki dölleri alıp memelerime ve ağzıma veriyordu. Halen sıcak ve çok tatlı geliyordu dölleri yemesi. Sonra kocam döllü amıma yarrağını kökledi ve sikmeye başladı. Kocam siktikçe içimdeki döller çarşafa süzülüyordu resmen. O gece kocamla sabaha kadar dinlene dinlene sikiştik…

    Ertesi gün Hasan, kocama, “Orospunun amı çok güzeldi, abi nolur bir kere daha buluşalım!” diye çok yalvarmış, ama kocam razı gelmemiş. Şimdi kocam beni sikerken hep Hasan’ın yarağı aklıma geliyor ve deli gibi sikişiyorum kocamla!

    dede sex hikayeleri ensest itiraf ensest paylaşım kaçamak hikayeler lezbiyen porno hikayeleri porno sex hikayeleri oku seks hikaye annem seks hikayeleri aile içi
  • Karımı arkadaşı ile aldattım – Aldatma Hikayeleri

    Karımı arkadaşı ile aldattım – Aldatma Hikayeleri

    Uzun zamandır bu sex hikayelerine ilgi duymamdan sonra bende cesaretlenip kendi başımdan geçenleri anlatmak istedim. Burada anlatmak insana farklı bir mod veriyor. İlk yazmak istediğimde karar verdiğimde bir endişe oldu birileri çıkar diye eğer çevremde biri görse diye korkulara girmem bir an olsun korku yarattı ama sonra mantıklı düşününce buraya giren kişilerin beni tanımayacağını anladım. Adım Kemal, 35 yaşındayım sporcu ve her zaman farklı ortamlara giren eğlenceleri bir adamım. İşim avukatlık yapmak iyi bir avukatımda tuttuğumu koparan biri olarak işimin eğri diyebilirim. Bide çok çapkın bir adamım doktor bir karım var çok seksi ve şık giyinen biri olmasına rağmen onu aldatmaktan vaz geçemiyorum. Nedeni ise kadınlara olan tutkumdan kaynaklanıyor kadınsız bir dünya düşünmek bile istemiyorum. Hem karım hafta da ancak, iki defa veriyor buda bana yetmediği için farklı kadınlara gidiyorum. Hem ona iyi oluyor hemde bana o hafta da iki verdiğinden dolayı özlem duyarak yanıma yaklaşıyor. İlk zamanlarda her gün yaptığımız sıralarda gerçeği söylemek gerekirse gözü hiç dışarı çıkmazdı ama sonrasında bir baktım benim gibi azgın bir erkeğe bu kadar az vermek olur mu diye düşündüm bende gizlice arada kaçamak yaptım. Hatta karımı ilk kendim gibi avukat bir kadınla aldattım çok şahane bir kadındı vücudu olsun şık halleri olsun hepsi bir başkaydı. Esmer uzun boylu seksi bacakları olan bir hatundu onunla olmak tabi çok güzeldi ama çok çabuk bitti ilişkimiz o buraları terk edince bizde ilişkimize son verdik. Halen arada bir görüşüyoruz ama sadece telefonla görüşüyoruz bana çok uzak bir yerde bir am sikicem diye o kadar yol gidemem. Burada o kadar sekse aç kalmış amcıklar var ki hepsi neredeyse sıraya girecekler. Yakışıklı bir adamım birde tecrübeli bir avukat olduğumdan kadınların ilgisini topluyorum. En çok ayarladığım kişileri benimle çalışan kadınlarla sürdürüyorum. Onlarla olmak daha kolay oluyor hem avukatlığını yapıyorum hemde sikicileri oluyorum. Uzun süre öyle bir hayat sürdüm sonra tam ara verim az da aileme zaman harcim derken bir gün karıma sürpriz olsun diye hastaneye çiçekle gittim ve onu yemeğe çıkartacaktım. Odasına girip içeri girdiğimde karımla sohbet eden onun gibi bir doktor vardı. Ama nasıl bir bayan doktordu anlatamam böyle bir afet bir hatun yoktu sarışın saçları uzun endamı bir başka oldukça karşımda çok mükemmel bir kadın vardı. Onu ilk gördüğüm gibi işte aradığım hayal ettiğim kadın diyerek aklıma girdi. Ama karım şüphe duymasın diye kendimi hemen toparladım ve karıcım merhaba diyerek yemeğe çıkartacağımı söyledim. O sıra beni arkadaşı Lale ile tanıştırdı onun ellerini tutup merhaba dediğimde içime bir kıpırtı girdi bir tuhaf olmuştum. O sıra yemeğe çıkacaktık ne olduysa karım arkadaşının da gelmesini söyledi. Şansın böylesi işte karımı ve gördüğüm o sarışın doktoru yemeğe götürmüştüm. Yemek esnasında oldukça kibar ve karizmamı konuşturdum. Onu etkilemeyi başarmıştım sonra sanaldan ona ulaştım arkadaşça konuştum. Arada zaman geçti arkadaşlığımız birden dostluğa başlamıştı. Oda evli kocası vardı ama uzun uğraşın sonunda birbirimize farklı hisler hissettiğimizi fark ettiğimizde görüşmeyi denedik. Kimselerin görmeyeceği uzak bir yerde kiralık bir villa kiraladım. Onu çağırdım gelmişti ilk görüşmemiz olacaktı her şey istediğimiz gibiydi 18 yıllık şarapla onunla içtik sonra güzel kıyak bir kafaya ulaştık. Tabi bizi birbirimize çeken güzel bir his vardı sevişmeye başladık. Onu öperken hissettiğim o anın duygusunu hiç unutmadım sonra onunla yatağa geçmeden oturduğumuz koltukta pişirdik. Güzelliği kadar çok iyi bir amcığı da vardı yalamaya doyamamıştım hem yaladım hemde içinden hiç çıkmadım. Uzun süre çok iyi sikince tadımı almıştı ve arada görüşmek istediğini ve bunun kimsenin duymamasını söyledi. O gün mutlu şekilde anlaştık ve orada ayrı ayrı ayrıldıktan sonra arada görüşmeye başladık.

    porno hikaye porno hikayesi seks hikaye sex hikaye